Ortak noktalarda memnuniyet
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, önceki gün Ankara'ya indiğinde gazetecilerin soruları karşısında bir anda gerilmişti. Buna neden Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Davos'ta bir araya geldiği BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a, "Bir arabulucu tayin edilmesine" ilişkin önerisiydi. Denktaş, böyle bir önerinin Annan'a götürüleceğinden haberdar olmadığını belirterek olaya anında tepkisi koymaktan da geri kalmamıştı.
Aradan geçen iki gün içindeki temasları sonrası KKTC Cumhurbaşkanı, bazen kadar tepkili yaklaşımını sürdürse de dünkü gelişmelerden oldukça memnundu. Denktaş'ın rahatlaması da şurası açık ki, Ankara'da son ziyaret noktası Genelkurmay Başkanlığı'nda oldu. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ile yaptığı görüşmeden oldukça memnun ayrıldı. Hatta, yakın çevresine söylediği şu söz de bunu teyit eder nitelikteydi: "Ortak noktalardan memnuniyet duydum..." Yakın çevresinin aktardığına göre Denktaş' ı memnun eden gelişme aslında Ankara'nın kendisinden temelde çok farklı düşünmediği, sadece yöntem açısından yeni bir yola girme çabasında olması. Nitekim, Ankara'daki temasları sonrası Cumhurbaşkanı'nın yaptığı yazılı açıklamada ve Başbakan'ın söyleminde MGK bildirisine atıfta bulunulması da Denktaş'- ın rahatlamasının temel nedeni olmuş.
Referandum tehlikesi Bununla birlikte KKTC Cumhurbaşkanı'nın yakın çevresinin Denktaş'ta da bulunduğunu aktardığı bir kaygısı var. O da, Başbakan Erdoğan'ın Davos'- ta görüştüğü Annan'a da aktardığı "Referandum" açılımı. Yani, Rum tarafı müzakereler bittikten sonra referanduma gidilmesine karşı çıkıp, müzakere öncesi bir referandum isterse buna Türk tarafının da kayıtsız kalmayacağına ilişkin yaklaşımı. Her ne kadar Rum tarafı böyle bir öneriye kesinlikle kapılarının kapalı olduğunu dün yaptıkları açıklamada belirtse de Denktaş ve yakın çevresi de bunu "referandum tuzağı" veya "tehlikeli bir oyun" olarak görüyor.
Metni kim daraltacak? Denktaş'ın bulunduğu sırada Ankara'- da tartışılan bir diğer konu ise Başbakan'ın önceki gün ABD'ye giderken uçakta açıkladığı, "Annan'a daraltılmış bir metin ile müzakerelere başlanması" önerisi. Bu durumda hangi metin esas alınacak ve metni kim daraltacak? Hükümet çevrelerine bakıldığında daraltılması istenen metin, Annan Planı'nın giriş bölümü olarak gösteriliyor. Nitekim, hem MGK bildirisinde hem de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün dünkü açıklamasında "Annan Planı da referans alınarak" denilerek buna da atıfta bulunuluyor. Metnin kimin tarafından daraltılacağına gelince; Erdoğan hükümetinin bu konudaki görüşü, BM Genel Sekreteri'nin çözüm bulucu veya arabulucu olarak bulacağı "güçlü kişilik" tarafından metnin daraltılmasının da sağlanacağı noktasında.
Top diplomaside Sorunun Rum tarafının 1 Mayıs'ta AB'ye üye olacağı 1 Mayıs tarihine kadar çözüme kavuşması ise hem Denktaş hem de Erdoğan hükümeti tarafından beklenmiyor. Çözüme yönelik atılacak adımların ise Türk tarafına büyük kazanımlar getireceği kayda geçiriliyor. Her ne kadar çok fazla inandırıcı kabul edilmese de çözüm için adım atılmaya ve daraltılmış bir metin üzerinde çalışmaların başlandığı andan itibaren AB'nin de Rum kesimine bakışının farklı olabileceği kayda geçiriliyor.
Tam olarak inandırıcı bulunmasa da beklenti Rum kesiminin üyeliğinin, AB ile Türkiye'nin müzakereye başlaması planlanan tarih olan aralık ayına kadar ertelenmesi yönünde. Veya AB'nin Ada'nın bir bütününü değil de sadece Rum kesimini üye olarak alması yönüne gideceği beklentisi de Ankara'da hakim olan bir senaryo. Her ne olursa olsun, bundan sonra iş Türk diplomasisine düşüyor. BM, ABD ve AB nezdinde göstereceği performans sorunun çözümü ve bundan sonraki gelişmelere de ışık tutacak. AB üyesi bir ülke büyükelçisinin dün vurguladığı gibi, Erdoğan hükümeti oyununu iyi oynadı. Şimdi Rum tarafı sıkışmış görülse de her şey de bitmiş değil.
|