| |
Su böreği ve iç pilav bekliyorum
Medyatik olmak modern çağın hayatımıza soktuğu yeni bir meslek, yeni bir kazanç kapısı. Özellik isteyen bir sanat dalı. Ben niye genetik mühendisi olamadım, niye, berber, marangoz olamadım diye üzülebilirsiniz. Hatta, Popstar yarışmasında görüldüğü üzere, "niçin bir star olamadım, benim neyim eksik" şeklinde de tırmalayabilirsiniz. Aslında, "niçin medyatik olamadım" diye dövünmenin mantığı yoktur. Medyatik olmak, "ünlü" olmaktan farklı bir şeydir. Einstein da ünlü, matematikçi dahi John Nash de ünlü... Bizim buralardan Çetin Altan da ünlü mesela... Ama bu isimler "medyatik" değil... Çünkü arada ciddi nüans vardır. Bu iki olguyu, bir miktar birbirine de geçebilen iki "dairesel alan" gibi düşünebilirsiniz. Birisi ünlüdür, diğeri sadece medyatiktir. Bazı insan hem ünlü hem medyatik de olabilir. "Medyatiklik mesleği" için, herhangi bir branşta uzmanlaşmak, o alanda derinlemesine birikim ve muazzam bir çaba gerekmez. Nobel ödülü kazanmak da şart değildir. Her an, her saniye, her yerde fütursuzca ortaya konabilecek bir "anlamsızlık kapasitesi" yeterlidir medyatik olabilmek için. Bu öyle bir tılsım, öyle Allah vergisi özelliktir ki, evde aylarca "saçmalama idmanı" yapsanız, beceremeyebilirsiniz. Zamanla kazanılabilecek bir meleke değildir bu... Bu tipleri, geceyarısı yatağından dürterek uyandırıp soru sorsanız, cevaba hazırdırlar ve yine sizi dumura uğratırlar. Bir de "fırsat" gerekir medyatik olmak için... Halk yığınları arasında, medyatik olabilecek kapasitede ne cevherler vardır kimbilir, fırsatını yakalayamamış... Bu noktada, "medyatik olacak adamı" gözünden tanıma "sanatını" bu derece geliştirmiş olmaları bakımından ve bize ihsan ettikleri medyatikler açısından medya yöneticilerine teşekkür borçluyuz. Tabii, onlarsız yaşayamayacağımızı kafamıza iyice sokuşturmuş olmaları da büyük başarıdır. Nice değerli kariyer, ilim ve sanat sahibi insan bir kenarda sessiz sedasız işini yapmakta iken, bütün milletin birkaç "medyatiğin" peşinde koşması, onların görüşlerine başvurulmaksızın hiçbir meselenin hükme bağlanamaması "ironik" bir durum ise de gerçeğin ta kendisidir. Yüzbinlerce evde, insanlarımız, en temel yaşam standartlarından mahrum olduklarına bakmaksızın, "medyatik mahrumiyet" içinde olmadıklarına dua etmektedirler. Benim ise, henüz sabırla beklediğim konu: Amerikan emperyalizmi, solculuk, darbecilik, haberalma tezgahları, terör senaryoları, Kıbrıs, Ege kıta sahanlığı, Afganistan, Pakistan ve Çin oluşumları, Her türlü spor karşılaşması, ülkenin ekonomik gidişatı gibi binbir konuda "görüşlerine" başvurulmadan gözlerimize uykunun girmediği medyatiklerin, tv açık oturumlarında niçin sarma, iç pilav veya su böreği yapmaya girişmedikleri konusudur. Koca bir ülkeyi kendilerine kilitlemiş yetenekteki insanların su böreği yapamıyor olmaları kabul edilebilir mi? Örneğin, Popstar yarışmalarında "temayüz" etmiş bir şahsın, banka reklam filminde oynasın diye 400 bin dolarlık teklif almış olması, bence iç pilav da yapabileceğinin en açık göstergesidir.. Kulaklarından fikir ve yetenek fışkıran bu medyadiklerin, televizyon oturumlarında hala su böreği veya iç pilav yapmaya girişmemiş olmalarını, Türk Milli Medyatizminin, zaafı olarak görüyor ve sabırla bekliyorum. Bunu becerdiklerinde, arkadan hüzzam ve uşşak faslı gelecek, daha sonra karşılıklı göbek atmaya başladıklarında da yetenekleri tam olarak tescil edilecektir. O zaman TSE'den birer "medyatizm patenti" isteme hakları doğacaktır.
|