| |
Bürokrasi diktası mahkum oldu
Yüksek Mahkeme, Demirbank'a el konulmasının da "hukuk dışı" olduğuna karar verdi. Birkaç gün önce de Kentbank'a "hukuka aykırı" biçimde el konulduğuna karar verilmişti. Belki de sırada öbür bankalar var şimdi. Bütün önyargılarınızı ve "hortumculuk" hezeyanlarını bir kenara bırakıp sükunetle düşünelim. O zamanki BDDK Başkanı Zekeriya Temizel ile maiyetindeki memurların imzaları ile birer birer el konulmuş olan bankaların "hukuka aykırı" olarak tasfiye edilmiş oldukları bugün Yargı tarafından hükme bağlandığına göre... Şimdi artık, o dönemde, bilerek yaratılmış devasa hukuk garabetinin, ülkeye ne kadar büyük zararlar verdiğini dürüstçe kabul edecek miyiz, etmeyecek miyiz? Bankalarına "hukuksuz" biçimde el konulan insanların, uğradıkların maddi ve manevi zararları bir kenara bırakacak olsanız bile, ülkenin ekonomik ve mali sistemlerinin uğradığı büyük zararı, el konulan bankalarla iş yapan binlerce firmanın ve şirketin uğradığı zararları, bu şirketlerin hisselerini satın almış binlerce insanın uğradığı hayal kırıklığını nereye koyacaksınız? Bu büyük yıkımı nasıl izah edeceksiniz? 2002'nin sonunda kapanan şirket sayısı 21 bin 202 idi. 2003'te Kasım ayı itibariyle kapanan şirket sayısı da 20 bin... İşsiz kalan binlerce yetişmiş insanın çektiği acıları da şimdilik unutsak, Zekeriya Temizel ile memurlarının içine sürüklendikleri hukuksuzluğu sineye çekmek mümkün müdür? Kentbank'a, "hortumculuk" suçlamasıyla el konuluyor, sonra yüksek mahkeme bu bankada hortumculukla ilgili bir tek murakıp raporunun bile bulunmadığını söylüyor. Öyleyse Kentbank'e el konulmasına karar verilirken, BDDK kendi murakıplarına da mı hiç danışmadı? Banka ile ilgili gerçekleri gözönüne almadan, "zor duruma düşmüş" olduğu iddiası ile bu kadar büyük bir hukuksuzluk nasıl yapılabildi? Aynı dönemde "el konulmayan" başka bankalarda hiç mi zor durum yoktu? Pamukbank'a da aynı şekilde el konulmuştu, daha sonra Yargı, bankayı sahibine iade etti. Kentbank ise ortadan kaldırıldı. Şimdi Süzer, "nerede benim bankam?" diye sorsa ne cevap verilecek? Cıngıllıoğlu da, "Demirbank'ı geri istiyorum" dese, ki diyecektir, ne yapılacak? Bankada "hortum" falan da yokken, adamın bankasına el koymuşsun, kendi malın gibi götürüp satmışsın, peki şimdi ne diyeceksin? "Suya düştü, inek içti, inek daha kaçtı" mı diyeceksin? Toteme bağlanmış "beyaz adam"ın etrafında dans eden yerliler misali kopartılan bir "hortum furyası" ile ne kadar büyük bir fiyaskoya yol açıldığı artık Yargı tarafından alenen kabul ediliyor. Ama bu da yetmez. Zekeriya Temizel yönetimindeki BDDK'nın, hangi bankalara "hukuk", hangi bankalara "hukuksuzluk" zemininde davrandığını nereden bileceğiz? Kaldı ki o korkunç "suçlama" döneminde, birçok banka hakim hissedarı, haksızlığa uğradığını bile söyleyemedi, birçoğu yargıya başvurup dava açmaktan çekindi. O insanlardan hangilerinin "güme gittiğini" nasıl ve ne şekilde belirleyebileceğiz? Yargı'nın vardığı hüküm, hukuk tanımayan "Temizel zihniyetinin" hezimetidir. Böylece, Mülkiye'de öğrencilere ders olarak okutulacak bir "bürokrasi diktası" dönemi bizzat Yargı tarafından kapatılmış olmaktadır.
|