1 Kıbrıs'ta çözüm süreci Türkiye için Kıbrıs sorununu çözme niyetinin göstergesi, Annan Planını görüşülebilir olarak kabul etmek. Bu imzanın KKTC tarafından 1 Mayıs'a kadar atılmasıyla çözüm sürecine girilecek. Bu sürecin nasıl sonuçlanacağı ve ne kadar süreceği ayrı bir konu. Ama imza ile birlikte Türkiye çözümsüzlükten kaynaklanan risklerden korunacak, AB'den müzakere takvimi alınmasının önündeki en önemli engel ortadan kalkacak.
2 Irak'taki gelişmeler 2003 yılından itibaren Türkiye'yi siyasi ve ekonomik yönden etkileyen ana konulardan biri olmaya başladı. Kredi alma ve asker gönderme işi piyasaları ve ekonomiyi dalgalandırdı. Asker gönderme işi yatınca ekonomik programa sarıldık. Özellikle Kuzey Irak'taki gelişmeler Türkiye için çoğu zaman bir risk, bazen de fırsat olmaya devam edecek gibi görünüyor.
3 AB'nin müzakere takvimi Türkiye'nin tam adaylığa kabul edildiği 1999 Helsinki Zirvesi bildirgesine göre, Kıbrıs sorununun çözüm sürecine girmesinde Türkiye'nin adım atması bir yükümlülük. Annan Planı'nın müzakere edilebilir olduğuna yönelik imza atılmasıyla bu yükümlülük yerine getirilmiş olacak. Rum tarafının olumlu yanıt vermemesinin bir önemi olmayacak. Ancak imza atılması da, otomatikman müzakere takvimi alınacağının garantisi değil. Bunun için AB'nin siyasi şartları olan Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmiş olması da yetmeyecek. Son sözü 2004 sonunda 25 üyeli AB söyleyecek.
4 Ankara'da siyasi durum 2003 yılında Irak'a asker yollanmasının reddedilmesi ve Irak politikasındaki zigzaglar Ankara'da yönetim kavgasının bir sonucu olarak algılandı. Ankara'nın iki kutuplu ve gergin olması, Kıbrıs, AB ve Irak gibi Türkiye'nin hayati dış politika konularındaki tavrını ve sonuç almasını etkiliyor, kararlılığını azaltıyor. Türban, imam hatip okulları ve YÖK gibi konulardaki gerginlikler Türkiye'nin gerçek gündemini kaydırıyor, beklentileri, piyasaları ve ekonomiyi olumsuz etkileyebiliyor. Son haftalardaki gelişmeler Ankara'nın iki kutuplu olmaya devam edeceğine işaret ediyor.
5 Programın sürdürülmesi Hükümet programa devam etmenin olumlu sonuçlarını ilk yıl aldı. Büyüme yüzde 5'in üzerinde gerçekleşirken enflasyonda 1970'li yılların düzeyine geri dönüldü. Yerel seçimlerin yapılacağı bir dönemde, şubat veya mart gibi toptan fiyat artışı yıllıkta ilk kez tek haneli rakamlara düşebilecek. Bu da hükümetin programa devam etmesinin, mali disiplini sürdürmesinin ödülü olacak. Ekonomideki büyüme normal koşullarda üçüncü yılında da devam edecek. Hükümetin yerel seçimlerin etkisiyle programa devam etmemesi çok düşük bir ihtimal. Bu durumda 2004'te ekonominin riski olarak geriye, yukarıdaki siyasi gelişmelerde meydana gelebilecek olumsuzluklar kalıyor.