AB ile 1995 sonunda Gümrük Birliği'ne girilerken Türkiye'nin iki sürükleyici sektöründen tekstile geleceği parlak, otomotive ise batak gözüyle bakılıyordu. Geçen 8 yılın özetini bitişikteki grafik en iyi şekilde yansıtıyor. Otomotiv sektörü ihracata ve ticari araç üretimine yönelerek kurtuldu. Gümrük Birliği'nin başladığı yıllarda üretimin yüzde 10'u civarında olan ihracat bugün yüzde 70'lere yükseldi. Bir başarıya imza attı.
Nereden nereye? - SABAH yazarları olarak bir süre önce Bursa'da kurulu TOFAŞ ve son olarak Oyak- Renault fabrikasını gezdik. Her ikisinde de büyük, etkileyici, modern tesislerle karşılaştık. Otomotiv sektörünün sorunların a odaklandık. Otomotiv Sanayii Derneği'nin verileriyle sektörün nereden nereye geldiğini şöyle saptadık: -Fabrikalar Türkiye pazarının potansiyel büyüklüğüne uygun kurulmuş. Ancak, bu potansiyel bir türlü kullanılamıyor. Halen üretimin yüzde 70'inin ihraç edilmesine karşılık otomotivde kapasite kullanımı yüzde 48.5 gibi çok düşük bir düzeyde. Halbuki özel imalat sanayinde kapasite kullanımı tarihinin en yüksek düzeylerinde, yüzde 80'in üzerinde gerçekleşiyor. -Düşük kapasitenin bir nedeni vergi yükünün giderek artırılması. Bugün Türkiye'de bir otomobilin satış fiyatının yüzde 53.5'i vergiden oluşuyor. Dünyada verginin satış fiyatına oranının ortalaması yüzde 22. -Taşıt vergileri ve nihayet akaryakıt üzerindeki yüzde 75'lik vergi de bu sektörün sırtında bir yük olarak duruyor. -Otomobilde vergi yükünün artması yanında alım gücünde bir artış yok. 1990'lı ve 2000'li yıllar boyunca Türkiye'de kişi başına gelir 3 bin dolar civarında geziyor. Bu da potansiyel pazarın kullanılmasını önlüyor. -Otomobil ve taşıt aracı kişiler ve aileler için gayrimenkulden sonra en yüksek harcama kalemi. Taksitlendirme ve kredilendirme yoluyla potansiyel talebin harekete geçirilmesi son derece önemli. Ancak yüksek reel faizler uygun koşullu taksitlendirme imkanını şimdiye kadar tüketiciye vermedi. -İç pazardaki bu zorluklara ve AB ülkelerinden gelen rekabete karşılık otomotiv fabrikaları ihracata yönelerek ve ticari araç üretimini keşfederek ayakta kaldılar. Bitişikteki grafik ticari araç üretiminde yaşanan patlamayı gayet iyi gösteriyor. -Otomotiv şirketlerinin yüksek zararlar açıkladıkları, hissedarlarından yeni sermaye istedikleri zor günler geçirdiler. Ancak küreselleşmenin getirdiği nimetlerin de etkisiyle artık ürettiklerinin dörtte üçünü yurtdışına satıyor. Türk otomotiv sektörü bu nedenle tekstil ve konfeksiyon sektöründen sonra ikinci en yüksek ihracatı yapan sektör haline gelmiş.
İş yapılabilir ortam - Lider olunan tekstil ve konfeksiyon sektörünün sıkıntılarının sürdüğü dikkate alınırsa, Türkiye'de bir kez daha beklenmeyen gerçekleşiyor. Türkiye, 16'ya varan fabrikasıyla bölgesinin en önemli otomotiv aktörü olmaya aday. Bir de ekonomik hayatı yaşanabilir ve iş yapılabilir hale getirmeyi başarırsa asıl o zaman otomobil uçup gidecek. Sonuç- "Zor oyunu bozar" Türk Atasözü