Ekonominin 2004 yılında kaderinin daha çok dış politik olaylar tarafından belirleneceğine dün değinmiştik. Programın sürdürülmesi durumunda ciddi anlamda bir ekonomik risk, kriz riski bulunmadığını belirtmiştik. Dış politika ve şok olay riski dışında, üçüncü yılda yüksek büyüme yanında enflasyonu tek haneli rakamlara indirmenin önünde bazı küçük riskler var.
Kaynak girişi riski Ödemeler dengesine göre bu yılın 9 aylık döneminde ekonomiye 5.5 milyar dolarlık kaynağı belirsiz bir para girişi var. Kurların, faizlerin, sonuçta enflasyonun düşmesini hızlandıran bu kaynak girişi aynı zamanda ekonomik büyümeyi finanse etti. Enflasyondaki düşüşün ve büyümenin devamı için kaynak girişinin sürmesi lazım. ABD kredisi gelmezse yerine başka yabancı kaynak bulmak gerekli. Ancak bunun bir garantisi yok.
Kuru düşürememe riski- Kaynak girişinin durması halinde kurların bu yılki düzeylerde gerilemesi de zora girebilir. Bu yılki enflasyon gerilemesinde kur sepetinin reel yüzde 16.6 gerilemesinin etkisi büyük. Aynı gerilemenin sürmesi daha büyük kaynak girişini gerektirebilir. Bu gerçekleşse bile, TL'nin aşırı değerli olması bir risk olarak ortaya çıkar. İhracat artışı tehlikeye girebilir.
Faizi düşürememe riski- Kaynak girişi, iyi beklentiler ve bütçe disiplinin devam ettirilememesi durumunda faizlerde düşüş beklemek hayal. Faizlerin düşmediği bir ortamda hem iç borçlanmada hem de enflasyonda hedeflenen iyileşme gerçekleştirilemez.
Tüketim artışı riski- Ücret ve gelir artışı yönünden iç tüketimde enflasyonu azdıracak bir tehlike beklenmiyor. Ancak seçim öncesinde seyyanen zam gibi uygulamalar bu denklemi bozabilir. İç tüketim, tüketici kredilerinin artmasıyla da finanse ediliyor. Merkez Bankası tüketici kredilerindeki artışı dikkat çekici buldu ve izleyeceğini açıkladı. Tüketici kredilerindeki artış seçim yatırımlarıyla birleşince az da olsa tüketim artışı riskini gündeme getirebilir.
Seçimin yükü- Türkiye'deki her seçim döneminde kamu yatırımlarının artırılması gelenektendir. Şimdiye kadar sadece yerel yönetimlerde bir harcama artışı gözlendi. Kaynağını nereden buldukları ise bilmece. Bu yılın bitimi ardından merkezi hükümetin yeni yıl bütçesinden seçim öncesinde daha fazla yatırım yapması bütçe dengelerini bozabilir. Seçim öncesi izlenen popülist politikaların yükü genellikle seçim sonrası ortaya çıkar. Bu kez de böyle bir riskin varlığını kabullenmek gerekir. Belki enflasyonda tarihi düşük seviyeleri yakalamanın teşviki ile harcama eğilimi bu kez zayıf kalır.
Yeni yatırım riski- İhracat artışının etkisiyle özel imalat sanayi kapasite kullanımı yüzde 80'in üzerine çıktı ve rekor seviyeye yükseldi. İhracatın bu tempoyla artması yeni yatırımları gerekli kılıyor. Kısmi bir artış var ancak henüz bir yatırım hamlesi başlamış değil. İç tüketimin biraz daha canlandığı bir ortamda sanayinin yapısından dolayı yeni yatırım ve üretim artışı yerine fiyatları artırma eğilimi ağır basarsa, enflasyon hedefini tutturma suya düşebilir.
Enflasyon riski- Yukarıda sıralanan riskler yanında eğitim ve sağlık sektörlerinde geçmiş enflasyona endeksli zamlar yapılıyor. Hatta nisan ayı geldiğinde özel okul ücretlerine geçmiş bir yıllık enflasyon artı 10 puana kadar zam yetkisi verilmiş. Bu da, genelde tavan fiyat artışını kullanmakla sonuçlanıyor. Hedefin yüzde 12'ye çekildiği bir ortamda artı 10 puan çok yüksek bir marj. Enflasyonun gerilediği bir ortamda geçmiş bir yıla endekslemek, eğitim ve sağlığı diğer alt sektörlerin iki katı fiyat artışına yol açıyor. Enflasyonda başarı için geriye endeksleme yerine enflasyon hedefine uygun zammı öngören yeni bir yasal düzenleme yapılmalı. Bu riske Merkez Bankası da dikkat çekiyor.
Turizmde riski- Son terör olaylarının unutulması belli bir zamanı alacak. Böyle bir ortamda turizm gelirlerinin artışı çok zor. Hatta bu yılki düzeylerini koruması bile, büyük başarı olur. Turizm gelirlerinin düşmesi 2004'ün risklerinden biri.
Cari açık riski- Kurun düşmeye devam ettiği bir ortamda ithalat artışı da devam eder. Bu da dış açığın büyümesi sonucunu doğurur. Üstelik turizm sektörü de bu yıla göre daha düşük katkı yaparsa dış açık riski devam eder. Program sürdürülür, bütçe disiplinine uyulur ve belli ince ayarlar yapılırsa, 2004'te de yüksek büyüme yanında yüzde 12'lik enflasyona inme mümkün olabilir.
Sonuç- "Küçücük bir taş koca arabayı durdurur" Türk Atasözü