kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Taylan Cemgil İstanbul'da eşi Aslı ve kızı Defne'yle birlikte yaşıyor.

Annem ömrü boyunca babama âşık kaldı

25.04.2009
Babasını kaybettiğinde bir yaşındaydı, onu hiç hatırlamadı, ama nasıl öldüğünü hep annesinden, dedesinden dinledi. Ondan 38 yıl sonra kaybettiği annesinden uzak büyüse de, hep örnek aldı. Şimdi onun yazdığı romanı yayınlayacak..
"Sanma böyle kalır devran/ Yola devam eder kervan/ Öldü Sinan doğdu Taylan/ Omuzladı silahını." Taylan Cemgil (39) Nurhak'ta ölen babasından sonra söylenen türkülerde adı geçecek kadar ünlü bir bebekti zamanında sol çevrelerde. Şimdi ise Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde genç bir yardımcı doçent. Kaybettiği annesinin Almanya'daki evinden döndüğü gece evinde buluştuk; babasını, annesini ve o günleri konuştuk.

- Nurhak ağıdında adınızın geçmesi nasıl bir duygu?
- Zor bir soru. Çok hüzünlü ve güzel bir şarkı. Ama o şarkıdaki mitleştirilen şey ne benim ne de babam. O başka bir dönemin ve ülkenin şarkısı.

- Çocukluğunuza dair neler hatırlıyorsunuz?
- Üç yaşımdayım, Feneryolu'ndaki evdeyiz, Özgür diye bir arkadaşım var ve onun da babası ölmüş. Çocukken bazen annemde bazen de babaannemde kalırdım. Çok net hatırlamıyorum ama 1978-79'da babaannemlerde kalmaya başlamıştım, annemin aktif olduğu yıllardı. Sonra İstanbul Erkek Lisesi'nde yatılı okumaya başladım.

- Sonra yurtdışına mı çıktı?
- Hayır biraz daha sonra. 11 Eylül günü mahalledeki çocuklarla satranç turnuvası yapmıştık, 12 Eylül günü beni çağırmadılar çünkü evimizin etrafında askerler vardı ve biz mimliydik. Annem, eşi Mehmet Özler ve ben 15 gün ev hapsinde tutulduk. Sonra dedem gelip beni aldı. Evi bekleyen askerin, bana tüfeğini tutturduğunu anımsıyorum. Haftalar sonra annemin nerede olduğunu öğrendik, çamurlu bir kış günü onu görmeye Hasdal Kışlası'na gittik. Cezaevinden çıktığı zamanı hatırlıyorum, saçları bembeyaz olmuştu, gördüğü işkencelerden dolayı.

- Hiç babanızdan konuştuğunuz oluyor muydu?
- Her zaman konuşulurdu. Orhan İyiler'in Öldükleriyle Kalmadılar kitabını sekiz yaşımda okumuştum. Babamın ölümü bizim evde hiçbir zaman gizlenen bir gerçek değildi. Babaanneme çok şaşırırdım, hiç cezaevinde kalmamış diye.

- Babanız nasıl anlatılırdı size?
- Çok sevgiyle. Babaannem duygulanırdı anlatırken, dedem daha az konuşurdu. Onun hakkında en çok konuşan annemdi.

- Bunları yaşamak çocuk hafızanızda neler yaptı?
- Dedim ya doğaldı, tamam bir insanın babasının ölmesi çok iyi bir şey değildi ama birçok çocuk babasızdı.

- Babanızın yaşadığı dönemdeki etkisini öğrendiğinizde şaşırdınız mı?
- Ailede kendini beğenmişlik dünyanın en kötü şeyiydi. Babamın etkisini en çok Buldan'a anneanneme gittiğimde fark etmiştim. Buldan'ın solcu gençleri benle görüşmek istemişlerdi, fotoğraf çektirmişlerdi.

- Zorluk yaşamadınız mı?
- Benim için 12 Eylül'den sonrası zordu, çünkü annemin gitmesiyle bütün arkadaş çevresi de dağıldı.

- Ailede politikaya bulaşmanızı engellediler mi?
- Evet dedemlerin beni eylem açısından daha yumuşatılmış bir şeye doğru çekmeye çalıştıklarını söyleyebilirim.

- Annenizle gittikten ne kadar sonra görüşebildiniz?
- Haziran 1984'tü, trenle iki günlük bir yolculuk yapmıştım, yaklaşınca heyecanla saçımı taramıştım. Sonra her sene yaz tatillerinde gittim. Üniversiteye Almanya'ya gitmeyi planlıyordum, sonra 1987'de Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandım ve burada kalmak istedim.

- Annenizin ikinci kez evlenmesi hakkında ne düşünmüştünüz?
- Ben severdim Mehmet Özler'i, evde bir kişi daha olması hoşuma gitmişti. Ama hiçbir zaman onu 'baba' gibi algılamadım. Bir baba figürüne ihtiyacım yoktu.

- Üniversiteden sonra neler yaptınız?
- Boğaziçi'ne girdikten sonra, bir süre müzikle uğraştım. Sonra okulda kalıp asistan oldum. Doktora için yedi yıl kadar Hollanda'da kaldım, dört yıl da İngiltere'de, beş aydır da buradayım.

- Annenizin yazdığı bir kitap varmış...
- Özellikle babamı anlattığı 1971 dönemi eksik ama bunlara rağmen yayınlamayı düşünüyorum, bu anneme ödemem gereken borcum.

- Anneniz sadece babanızı mı sevdi?
- Babama hep aşıktı.