kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Bu film sayesinde hayatında ilk kez Doğu'ya gittiğini söyleyen Öznur Kula, oradaki insanların sorunlarına da dikkat çektiklerini söyledi. Kula filmde 'Berfin' adlı dağda yaşayan bir Kürt kızını canlandırıyor.

Hasankeyf'te eksi beş derecede çektik

24.04.2009
Çekimleri iki yılda tamamlanan 'Benim ve Roz'un Sonbaharı' filmi 1 Mayıs'ta vizyona giriyor. 'Hasankeyf'in Çığlığı' olarak tanımlanan filmin başrol oyuncusu Öznur Kula çekimleri anlattı: Zorlandık ama iyi iş çıkardık..
Yönetmen Handan Öztürk'ün filmi 'Benim ve Roz'un Sonbaharı', 'Hasankeyf'in çığlığı' oldu. Hasankeyf'in sular altında kalmaması gerektiğini anlatan film, 1 Mayıs'ta vizyona girecek. Başrollerini Serkan Altunorak ve Öznur Kula'nın oynadığı filmde Serra Yılmaz, Zerrin Arbaş, Leyla Batgi, Bahar Ün, Abdullah Tapkan, Tevfik Yapıcı, Murat Batgi, Aytaç Ağırlar, Osman Hunav, Zelal Gündüz, Gıyasettin Şehir, Faruk Acar, Mürsel Emektar ile Batmanlı ve Diyarbakırlı yerel oyuncular da yer aldı.

BÜYÜK BİR ÖZVERİYLE ÇALIŞTIK
Hasankeyf'in yok olmasına dikkati çekmek isteyen ve Güneydoğu sorununa da değinen filmin çekimleri, Batman, Hasankeyf ve Mardin'de yapıldı. Filmin başrol oyuncularından Öznur Kula, yönetmen Öztürk'ün Hasankeyf'i gördükten sonra bu filmi yapmaya karar verdiğini söyledi. Filmin büyük bir özveriyle çekildiğini belirten Kula, "Aniden kum fırtınaları çıktı, sete sürpriz baskınlar yapıldı. Serkan Altunoraklar ile karşılıklı oynadığımız göl sahnelerinde, eksi 5 derece suda zatürree tehlikesi atlattık. Ama ekibin fedakarlığı ve özverisiyle çekimleri 2 yıl sürmüş olsa bile, ortaya kayda değer ve derdi olan bir proje çıktığı için mutluyum'' diye konuştu. Filmde kendisinin 'Gazeteci Metin'in karısı, Kürt kızı 'Berfin' karakterini canlandırdığını ifade eden Kula, Hasankeyf ile Güneydoğu sorununun bu karakterle özdeşleştirildiğini vurguladı. Kula, 'Berfin' karakteri hakkında şu bilgileri verdi:

KAN, ŞİDDET VE ÖLÜM VAR
"Batmanlı değil; göç etmek zorunda kalmış. Aslında, kendi köyünde yaşlı bir adamla evlendirildiği için dağa kaçmış. Az buçuk okumuşluğu var ama bilinçli bir genç değil. Dağa kaçmasının altında da politik bir neden yatmıyor. Fakat orada da var olamıyor. Çünkü orada kan, şiddet, ölüm var. Bunlara tanıklık edince ruh dengesi bozuluyor. Ne kendisiyle, ne dünyayla barışık. Oradan da Hasankeyf'e göçüyor. Ama düğünlerinde eşi Metin vuruluyor, Berfin'in dağda yaşadığı ortaya çıkıyor ve terörist damgası yiyor.'' 'Berfin'in insanlara, Hasankeyfliler'in durumunu anlattığını belirten Kula, "Berfin, Hasankeyfliler'e benziyor. Şu an ne yaşadığını, gelecekte ne yapacağını bilmiyor, halkın da orası sular altında kalınca durumları belirsiz. Nereye gidecekler? O coğrafyadan başka yerde yaşamamışlar. Bırakın başka şehirlere gitmeyi; Batman'ın merkezine gelmemiş Hasankeyfli var'' diye konuştu. Doğu'ya ilk kez bu proje sayesinde gittiğini vurgulayan Kula, şive konusunda Şener Şen'in özel hocalığını yapan Mehmet Şafiye ile oradaki çocuklardan da çok yardım aldıklarını söyledi.

ŞİVEDE ÇOK ZORLANDIM
Sanatçı, Hasankeyf'teki çocuklara dair gözlemlerini de şöyle aktardı: "Evlerinde konuşulan bir dille büyüyorlar. Okula gittiklerinde Türkçe ile tanışıyorlar. O kadar zorluklar yaşıyorlar ki bu ikilem arasında... Biri, 'Öğretmenim beni anlamadığında altıma yaptığım oldu' dedi bana. Orada şive çalışırken, ben de onların nasıl zorlandığını anladım. Düşünün, ben sadece şivede zorlandım. Oralara bilinçli öğretmenler gitmeli ki, biz o çocukları kazanabilelim. Coğrafi koşullar çok zor, toprak verimli değil, hayvancılık yapamıyorlar, onları kaybedebiliriz ve bunu yapmamalıyız, daha özverili olmalıyız.'' Kula, sözlerine şöyle devam etti: "Basında genelde başarılar tesadüflere dayandırılarak anlatılıyor. Tesadüfi ya da şansa vurgu yapma, zaten kısır şartlarda yetişen ülkemin insanlarının hayallerini de kısırlaştırıyor. Başarıları tesadüf ya da şans olarak yansıtırsak, çocukların azimlerini kırabiliriz. Ben de işçi bir babanın altı kardeşli, sözde şehirli bir çocuğuyum. Oradaki çocuklara da başarılı olabilecekleri gösterilmeli.''
Haberin fotoğrafları