kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

İki kişilik Ada-Restoran

20.03.2009
- She Bar'dan sonra Kuşadası'nda açtığınız Sandal Bar'ın karşısında iki kişilik bir de restoranınız vardı.
- Çok heyecanlarım vardır. Mesela İstanbul'da She Bar zamanı iki kişilik restoran açmak istiyordum. Düşünsene sevgilinle ya da eşinle baş başa, sadece sana hizmet edilen bir mekândasın.
Dekorasyondan yemek seçimine kadar her şey size ait. Diyelim ki sevgilinizin doğum günü, özel bir barkovizyon gösterisi hazırlayıp getireceksiniz, biz de onu yayınlayacağız. Bu hayalim gerçekleşemedi ama Kuşadası'ndaki barımın hemen ilerisinde bir kayacık keşfettim.
Yüzdüm baktım ufak bir kumsalı da var. Oraya masa koydum, meşaleler, mumlar falan. Gidecek çift ne yiyeceklerini önceden söylüyor ve sandalla oraya götürülüyordu.

- Peki bir şeye ihtiyaç duyduklarında telefon mu açıyorlar?
- Hayır, onlara fener veriyorduk.
Sahilde de iki görevli ellerinde fenerle bekliyordu. Yanıp söndürünce, bir şeye ihtiyaçları var demekti. Hemen görevliler de gördük diye fener yakıp söndürür ardından da yanlarına giderdi.
Birçok arkadaşım burada evlenme teklif etti. Ama bana yemek yemek kısmet olmadı.

- Bir belgesel hazırlıyormuşsunuz. Konusu nedir?
- Ben bu olaylardan sonra akciğer kanserine yakalandım. Önce dilimde çıktı, ardından akciğerlerime ve kemiklerime sıçradı. Tedaviden sonra uzun bir tatile gittim. Bütün Asya'yı Kamboçya'dan Çin sınırına kadar tek başıma gezdim. Oralarda merkezden uzak, materyal dünyadan kopma cesaretini gösteren insanlarla konuştum. Onların evinde kaldım. Tüm bunları ayağımda flip flop, elimde bir kamerayla yaptım. İşte şimdi de bu cesur insanların belgeselini yapıyorum.