kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Mikroskopla Tanrı'yı arıyor

20.03.2009
Alinur Velidedeoğlu, MHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı teklifi alınca dikkatleri yeniden üstünde topladı. Ancak şamdan Plus'tan Öykü Yazıcıoğlu'na anlattıklarının dikkatinizi daha çok çekeceğine eminiz.....
O, her zaman ilginç biri olma özelliğini korudu. Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi'nin ortağı Alinur Velidedeoğlu, 18 yaşında ilk reklam filmini yöneten, 24 yaşında ilk şirketini kuran, 140'ı yurtdışında olmak üzere toplam 570 reklam filmi çeken, Discovery Channel'ın seçtiği 'Dünyanın kültürel ve sosyal açıdan en zengin 32 kişisi' arasında yer alan, ulusal ve uluslararası ödül sayısı 70'i bulan 'reklam dünyasının dahi çocuğu'ydu. Yaptığı tasarımlarla, açtığı sergilerle herkesi şaşırtmayı bildi. MHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı teklifi alması da şaşkınlığa neden oldu. Osmanlı tarihi konusunda ki açıklamaları da sizi şaşırtabilir ama en çok son uğraşının sizi şaşırtacağına inanıyoruz. Velidedeoğlu, ofisindeki hassas mikroskopla 'Tanrı'yı arıyor...

- Ofisinizdeki mikroskopla ne yapıyorsunuz?
-Mikroskoplarla Tanrı'yı daha yakından tanımaya çalışıyorum. Tanrı aslında kitapların sayfaları arasında değil. "Tanrı'yı nasıl tarif edersin?" diye 7 milyar insana sorsalar, 7 milyar farklı tarif çıkar. Musa ya da ondan sonra çıkan peygamberler Tanrı'yı başka türlü tarif etmişler. Ben şimdi kendi bilgilerim ışığında daha yakına inmek istiyorum. Daha detaylı bir şekilde, benim inanacağım bir şekilde Tanrı'ya ulaşmaya çalışıyorum. Şimdi suyu mikroskopta büyütün, büyütün, büyütün. İçinde bir yığın şey var. Mineraller var, mikroplar var, madenler var. Böyle deyip geçiyoruz değil mi? Eee, mikrop canlı. Vücudumuza mikrop girdiği vakit canlı değil mi? Ya virüs. O da mikrobun derisinin içine bir balık ağından istavrit geçermiş gibi.
Bunları ben nano-mikroskoplarla görüyorum. 450-500 bin dolarlık mikroskoplar var, onlarla atom çekirdeklerini falan görüyorlar. Şimdi oralara indikten sonra orada bile Tanrı'yı bulamıyorsun. Sadece yarattığı şeyleri görebiliyorsun. Bu nedenle Tanrı'ya kitaplarla ulaşılabileceğine inanmıyorum.

- Mikroskopla mı ulaşacaksınız?
- Bilmiyorum ki... Bir de şunu düşünüyorum; bundan 3 bin sene önce teknoloji bu kadar ilerlememişken, nanoteknolojisi yok iken, mikroskop yok iken, o zamanın teknolojisiyle Tanrı'ya daha yüzeysel yaklaşılmış demektir. Şimdi bundan sonraki bin sene içinde Tanrı'ya daha fazla yaklaşılacağını düşünüyorum. Mesela (röportaj boyunca yediği tabaktaki elmaları gösteriyor) 'Elma' deyip geçiyoruz.
Buyurun, 28 milyar 143 bin dolar vereyim, bir elma yapın. Şu binayı (eliyle pencereden görünen modern binayı gösteriyor) yapabilirsiniz, evet ama bir kiraz yapın da göreyim... 350 milyon doları vereyim şu müteahhide, çıksın bana bir kiraz yapsın. Yapamaz tabii. Nereye dayanıyor bunlar, işte Tanrı'ya dayanıyor. Tanrı'ya giderek hayranlığım ve saygım o kadar artıyor ki. Bir sanat eserine bakıyorsunuz, insan yapımı. Neden yaptığını, nasıl yaptığını hemen anlayıveriyorsunuz.
Ama doğaya bakıyorsunuz, hayvanlara bakıyorsunuz, meyvelere bakıyorsunuz. Onları yapan kim? Tanrı. İşte asıl sanatçı da bence Tanrı.
Haberin fotoğrafları