kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Mart 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Yeni filmi futbol komedisi olacak, diğeri de yolda... "Yeni filmim mütevazı bir futbol komedisi. Futbolcu Eric Cantona ile, taraftarlar arasında geçecek. Yarı drama, yarı komedi, yarı futbol, yarı hayatla ilişkili. Bildiğiniz gibi son yıllarda epey ağır filmler çektik. Bu biraz daha hafif bir film olacağa benziyor. İnsanların yüzlerine biraz olsun gülümseme katmamız gerekiyor. Bunun dışında bir film projem daha mevcut."

Loach, Filistin'in vicdanı

EVRİM ALTUĞ SABAH
05.03.2009
İsrail'in Filistin işgali nedeniyle kurulan Russell Mahkemesi'ne destek veren yönetmen Ken Loach, SABAH'a "Hukuk gözardı ediliyor, Erdoğan Davos'ta doğru şeyi yaptı,"dedi..
Yazar Bertrand Russell'ın öncülüğünde 1966'da kurulan, oturumları ise 1967'de Stockholm ve Kopenhag'da yapılan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, nam-ı diğer Russell Mahkemesi, bu kez İsrail Hükümeti'nin Gazze'ye karşı giriştiği ağır saldırılar ve halihazırdaki ablukası nedeniyle bir araya geliyor. 1967'deki mahkemenin jürisinde, hatırlanacağı gibi Fransız düşünür Jean-Paul Sartre ile, Türkiye'den Mehmet Ali Aybar da bulunuyordu. Durum, şimdi de pek farklı değil. Katliama 'hayır' diyen yazar, düşün insanı ve sanatçılar mahkemede görev alacak. Girişimle ilgili ilk basın duyurusu, dün Brüksel'de yapıldı. Dünkü toplantının ve elbette mahkemenin destekçilerinden biri de, 'Altın Palmiye'li muhalif İngiliz yönetmen Ken Loach'tu. Loach, Filistin için Russell Mahkemesi'ne niçin destek verdiğini SABAH'a anlattı:

- "Russell Mahkemesi'ne destek veriyorum: "Adaletsizlik nedeniyle Filistinliler 60 yılı aşkın bir süredir mağdur ediliyor. Onların bu durumu, hiç de belli başlı ülkeleri ilgilendiriyor gibi görünmüyor. Uluslararası hukuk açıkça gözardı ediliyor, kimse bundan şikayet etmiyor. Bu nedenle hukukun gereğini yerine getirmek de sürekli olarak bir problem yaratıyor. Eğer uluslararası hukuku yeterince gözetmezsek, bir gün çözülüp gidebilir. Bu nedenle Filistin için Russell Mahkemesi'nin, neler yapmamız gerektiğine ve neler yapabileceğimize yönelik olarak ciddi bir boşluğu kapatabileceğini de düşünüyorum."

- Tony Blair'in Ortadoğu elçiliği ve Gazze'yi yeniden imar yardımları inandırıcı değil: "Tony Blair'ı Avrupa adına bölgeye yollanan bir elçi olarak atanması bir şakadan ibaret. Blair'ın bizatihi kendisinin Irak işgali nedeniyle Uluslararası Mahkeme'ye çıkması gerekirken, hiç bir güvenilirliğinin bile olmaması da konuya biraz olsun dikkat edecek herkesin farkına varacağı unsurlar olur. Öte yandan Gazze için uluslararası toplum tarafından toplanan yardımlar fikri, orayı yeniden yapılandırma projesinin de sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Zira bence, bölgeyi yıkan ülke, onun onarımından da sorumlu tutulmalıdır. Bu yönüyle İsrail ve onu koruyan ABD ile öteki ülkelerin bu hasarda öncelikli payları bulunuyor. Bu hasarın bedelini onlar karşılamalılar."

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrı doğrudur: "Başbakanınız Erdoğan'ın, Davos zirvesinde Filistinli kadınlara ve çocuklara karşı katliam yapan İsrailli liderlere olan öfkesini, ellerini bile sıkmadan toplantıyı terkederek göstermesi, tamamiyle haklıdır ve doğrudur."

- İngiltere'nin Ortadoğulu mültecilere tavrı 'bildiğiniz gibi': "İngiltere'nin bu konuda karnesi pek iyi değil. İlticacılarla ilgili bölgesel sorunların kaynağında zaten halihazırda İngiltere'nın kendisi yer aldığı için, mültecilerin talepleri de bu ülkede pek iyi karşılanmıyor. Bunun da iltica etmek isteyenlerle ilgili, onlardan yana ciddi bir kültürel kampanya nedeni olduğunu düşünüyorum. Yani bu da sorunlardan bir tanesi."

- İsrail'e yönelik kültürel boykot, bireysel olmamalı: "İsrail'i boykot etmek gerekiyorsa, bunun devlet destekli kültür ve sanat faaliyetleri çerçevesinde tutulması gerekiyor. Bu noktada İsrailli sahne ve gösteri sanatçılarını bireysel düzlemde ağır eleştiriye ve boykota maruz kılmak doğru olmayacak. Burada eleştirilip boykot edilen, İsrail devletidir. Bireyleri değildir. İkisini birbirinden ayırmanız gerekir. İsrail'in Gazze'deki katliamlarını desteklemeyen tüm İsrailli sanatçıları burada elbette selamlıyorum. Onları boykot edemem, çok cesurlar. Ama İsrail'in devlet destekli girişimlerine karşı göz yumamayız. İsrail, Gazze'de bir üniversiteyi yerle bir etmiştir. Bu nedenle İsrail'deki akademik kaynaklı tüm faaliyetlerin de boykot edilmesi taraftarıyım. Bununla birlikte tıpkı Güney Afrika'daki ırk ayrımcılığı meselesinde olduğu gibi, İsrail'in ticari, kültürel ve sportif yönden de boykot edilmesinin etkili olabileceğini düşünüyorum. İsrail ürünlerini almayabiliriz de."

- İsrail'in Eurovision'da Arap şarkıcılarla temsili ilginç: "Sınırların Avrupa tarafından nasıl sürekli olarak belirlenmeye çalıştığının açık bir ifadesidir bu. Tıpkı, İsrail'in de sürekli olarak Filistin'in sınırlarını tayin etmeye çalışmasına çok benziyor. Avrupa artık, benim baktığım atlasa bakmıyor. Aynı Avrupa'dan söz etmiyoruz. Avrupa artık gözünü Akdeniz'e dikmiş durumda. Oradan Afrika ve Ortadoğu'ya erişmeye çalışıyor. Son kertede bir coğrafya dersi almak istersek, İsrail'in bir Avrupa ülkesi olmadığını açıkça görebiliriz."