kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Şubat 2009, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Milyoner'de Freida Pinto da rol alıyor.

Hindistan gümbür gümbür geliyor

ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR - SİNEMA
23.02.2009
Bu cuma Türkiye'de vizyona girecek olan sekiz Oscar ödüllü Milyoner'in yönetmeni Danny Boyle, "Herkes Çin'i düşünüyor, 50 yıl içinde Hindistan'ın gümbür gümbür geldiğini göreceğiz. İnsan potansiyeli müthiş" diyor..
Oscar ödüllerine damgasını vuran Milyoner'in yönetmeni Danny Boyle'un heykelciğini zıplayarak kucakladığını görenler şaşırmadı elbet. Muzip erkek çocuğu halleri ve deli dolu tavırlarıyla tanınan İngiliz yönetmenle, kapanış filmi olarak gösterildiği Londra Film Festivali'nde görüştüğümüzde Milyoner'in ortalığı bu denli sarsacağını henüz kimse bilemezken dahi 'yaptık, oldu' havasındaydı. Ama üç beş ay öncesine kadar filmin vizyona gireceğinden bile emin olmayan Boyle için filmin 'herkese keyifli vakit geçirtmesi ve yabancı kültürlerle elele barış çubuğu içilmesi' bile yeterliydi.

- Hindistan'daki çekimler boyunca neler yaşadınız? Sonuçta farklı bir kültür, farklı bir ülke sizin için değil mi?
-Dev bir ülke var karşımızda. 1970'lerde 'şifa aramak' için Hindistan'ın yolunu belleyen hippilerin yaklaşımından uzak bir şey bu. Ve hayır, çekimler sanıldığı kadar zor olmadı. Varoşlarda çalıştık ama ekibin Hindistan ayağı çok güçlüydü, bir aile gibiydik hep birlikte. Çok şey öğrendim bu ülkeyle ilgili, kendi açımdan da mühim değişimler yaşadım. Korkusuz, deli dolu olarak bilinirim ama inanın hiç de sanıldığı gibi zorluklar çekmedik. Herkes büyüyen Çin'i filan düşünüyor, oysa 50 yıl içinde Hindistan'ın da gümbür gümbür geldiğini göreceğiz. Muhteşem bir insan potansiyeli var bu memlekette. İzleyin!

-Yoksul bir Hintli gencin, Mumbai'nin gecekondularından milyonlara uzanan öyküsü bir 'peri masalı' adeta. Bollywood ruhunu gayet iyi kapmış gibi görünüyorsunuz, yanılıyor muyum?
-Şimdi Hindistan'da hazırlık ve çekimler boyunca sekiz ay geçirip de danstan uzak kalmak mümkün değil. Bu nedenle filmde de yer verdik. Ama bunu filmin atmosferi açısından söylüyorsanız bence gayet gerçekçi bir film. Turistik bir film yaptığımı düşünmüyorum. Elbette ki filmin ruhu iyimser. Çok emek verdik tabii ama sonuçta filmin herkese keyifli vakit geçirtmesi ve yabancı kültürlerle elele barış çubuğu içilmesi, bize yeter.

- Ama tüm yoksulluklar ve trajediler şahane görüntüler eşliğinde akarken adeta ana karakterin yerinde olmayı istiyor insan. Milyarlar içinde bir kişinin kurtulması sembolik bir şey değil midir?
-Filmin bence ciddi mesajları var. En önemlisi 'kendine inan' belki de. Aksi takdirde durumu kabullenmek yıkımı hızlandırır. Filmin mesajı da bu: dünya sana değil, sen dünyaya müdahale edebilirsin. Romantik mi, evet! İmkansız mı, hayır! Belki bir peri masalı yaklaşamı vardır ama ne de yok ki.

- Sonuçta ne yarışma ne de sosyal gerçeklikle ilgili bir film. Kader ve aşk temaları değil mi esas olan?
-Elbette. Evrensel dilimiz aşk ve kurtuluş değil mi? Bu nedenle ortak bir dil kullanabiliyoruz. Birileri, filmin polis işkencesiyle başlamasını eleştirdi. Ama gerçeği bu. Amacımız bu kadar acımazız bir dünyada tüm umutsuzluklara karşı direnmek. Bunun için elimizde ne var? Aşk! İster Hidistan, ister İngiltere, bence her yerde durum aynı.

- Tamamı Hintli karakterler ve oyunculardan oluşuyor ama sanki İngiliz varlığı ve hayranlığı filmin her yerine sinmiş gibi, abartıyor muyum?
-Elbette ki Britanya İmpatorluğu ile Hindistan'ın ortak bir geçmişi var. Ama bunu sömürgeci bir anlayışla yaptığımı düşünmüyorum. Koskoca geçmişimiz iki ülke arasında zamanında doğru veya yanlış birbirini etkilemiştir elbet. Ama dünya değişiyor. İlişkilerin ve alışverişlerin niteliği, dengesi filan aynı kalmıyor. İmparatorluk olarak Hindistan'da izler bıraktık tabii ki. Dolayısıyla filmde yer alması da gerçekçi. Bu 15 milyon dolarlık, Hollywood bütçesine göre gayet küçük bir film. Bence bazı riskleri daha kolay göze aldık. Uyarlandığı romanda oldupu gibi, orada polis ve çetecilerin varlığını göstermekten çekinmedik. Ama Mumbai'deki patlayan değişimi de gösterdik. Dedim ya, orada uyanan şahane bir enerji var, gayet güçlü ve olumlu bence.

- Her filmdeki gibi eğlenceli bir soru sorsak size; kariyerinizi neye borçlusunuz? A) Şans, B) Kader, C) Çok Çalışmak, D) Yetenek
-En kolay yanıt 'hepsi' olmalı ama geçeyim. Bu film için sorarsanız A ve C. Genelde de böyle. D şıkkını elbette hep üzerime almak isterim. (Kahkahalar)