kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Koleksiyon, tezatlarla dolu. Taytlı bir erkeğin maskülen görünebileceğini hayal edebilir miydiniz?

İlk koleksiyonuyla dünyayı fethetti

20.02.2009
Milano erkek moda fuarının yıldızı, ilk koleksiyonunu sergileyen Ümit Benan Şahin'di. Uluslararası basının ve ünlü mağazaların yere göğe sığdıramadığı tasarımların felsefesi de, en az kıyafetler kadar çarpıcı..
Ümit Benan Şahin. Bu ismi iyi ezberleyin; çok yakın bir zamanda her yerde karşınıza çıkmaya başlayacak. Bunu öngörmek için kâhin olmaya falan da gerek yok. Çünkü:
1. International Herald Tribune gazetesinin duayen moda yazarı Suzy Menkes, ondan övgüyle bahsediyor.
2. Harvey Nichols'ın satın alma müdürü Richard Johnson'a ve Colette'e göre'en heyecan verici yeni tasarımcı'.
3. Kıyafetleri, gelecek aydan itibaren Vanity Fair, GQ ve Details dergilerinde yer alacak. Saks Fifth Avenue'da satılacak.
4. Menstyle.com gibi en nüfuzlu moda siteleri ve blog'ları onu yere göğe sığdıramıyor; koleksiyonu Alexander McQueen'inkinden bile iyi bulunuyor.
5. Son zamanlarda modayla hayli haşır neşir olan şarkıcı Kanye West'in de dikkatinden kaçmamış. West, Umit Benan koleksiyonunu blog'una koymuş.
Uzun lafın kısası Ümit Benan'ın hikâyesi, haftada bir okuduğumuz ve abartılı 'Türk modacının başarısı' klişelerinden farklı bir kulvarda seyrediyor. Bu başarıyı 28 yaşında ve ilk koleksiyonuyla yakalamış olması ise, gelecekte yapacağı işlere duyulan merakı artırıyor. Yabancı basın soruyor; "Ciddi bir yetenek mi doğuyor?" Milano'da yaşayan Ümit Benan'ı, iş için geldiği İstanbul'da yakaladık ve inanılmaz hikâyesini dinledik. Bu kariyeri seçmesinde ünlü model Carmen Kaas'ın da payı olduğunu; başlarda çöp adam bile çizemediğini, Marc Jacobs'a asistanlık yaptığı zamanları, Rıfat Özbek'li Pollini günlerini ve herkesin konuştuğu koleksiyonun nasıl ortaya çıktığını öğrendik. Ve bir de, sakal meselesini!

- Modayla ilgilenmeye nasıl başladınız?
- 17 yaşında falandım. ABD'de işletme okurken bir akşam manken Carmen Kaas'la tanıştım. Çok beğenmiştim ama onu nasıl etkileyeceğimi bilemiyordum. Ancak kariyerle olabilirdi. Ya moda fotoğrafçısı, ya da modacı olmalıydım. Kıyafetlere biraz ilgim vardı. Ailem tekstilci zaten. Üniversitenin ikinci yılında, modacı olmaya karar vermiştim.

- İşletme okurken modaya geçmek zor olmadı mı?
- Önce okulumu bitirdim. Sonra Milano'ya gidip dersler almaya başladım. İki ay boyunca günde sekiz saat çizim yaptım; çok çalıştım. Çöp adam bile çizemezken, kabiliyetli bir insana dönüştüm. Central Saint Martins'de, Parsons'da, alabileceğim bütün kursları aldım. Milano'daki spor merkezinden tanıdığım Domenico Dolce (Dolce&Gabbana) "Okulu bir an önce bırak, en iyi okul iş başıdır," demese, daha da okurdum herhalde.

- Bu arada Türkiye'de bir şeyler yapmayı denediniz mi hiç?
- Geldim, bir buçuk sene kaldım ama burada önümü göremedim. Yeniden New York'a döndüm ve Marc Jacobs'da asistan tasarımcı olarak işe girdim.

- Nasıl bir şey Marc Jacobs'la çalışmak?
- İnanılmaz! Hayatımda onun kadar çok çalışan birini görmedim. Benim için de çok önemli bir deneyimdi. Bir ajan gibi izledim onu; insanlarla ilişkilerini, ilham alma şekillerini, çizimlerini... İnsanda biraz ego olur değil mi? Hayır! Aşırı mütevazı bir insan. Temizlikçileri bile ayağa kalkarak karşılar, "Merhabalar efendim" derdi. Çok seviyordum işimi; sadece tasarım değil, her şeyi yapıyordum. Hayatımda gömleğimi ütülememişim; iPod'umu takıp sekiz saat dans ederek ütü yaptığımı hatırlıyorum. Zorunda değildim ama her sabah gidip masasını da siliyordum. Tasarımlarımı da beğeniyordu. Bir şapkamı 2006 sezonunda kulanmıştı mesela.

- Neden ayrıldınız peki yanından?
- Yaşıtım olan tasarımcılarla aram iyi değildi. Sonbahar-kış 2006 defilesinden sonra dayanamadım. Bir hafta sonra Louis Vuitton'da iş teklif ettiler. Ama o sırada Marc'ın yakın arkadaşı; Azzedine Alaia'nın eski asistanı Sophie Theallet'in bir tasarımcıya ihtiyacı oldu. Bir süre de onunla çalıştım. Oradan Milano'ya döndüm ve Pollini'de, Rıfat Özbek'in asistanı olarak işe başladım. Eğer bırakmasaydı, devam etmeyi çok isterdim. O ayrılınca, kendi koleksiyonumu yapmaya karar verdim.

- Bunca yıl kadın yaptıktan sonra neden erkeğe yöneldiniz?
- Çünkü ben sokakta futbol oynayarak büyüdüm. Nasıl bir kadın değil, nasıl bir erkek olacağım diye hayal ettim. Gelecekte kadın koleksiyonu da yapmak istiyorum ama bunlar 10 yıldır kafamda olan şeylerdi.