kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
KAYA GENÇ
SİNEFİL

Görüntü yönetmeni ve kurgucunun yönetmenlik maceraları

* Görüntü yönetmeni:
Gecekonduda yaşayan bir ailenin hikâyesini anlatan Bize Ne Oldu dizisini hatırlıyor musunuz? Başrollerde Sibel Can ve Fatma Girik vardı ve elbette bu dizinin de bir görüntü yönetmeni vardı. Adnan Güler'den bahsediyoruz. Ayakta Kal'da yönetmen koltuğuna oturan Güler, Irmak Ünal, Sinem Kobal, Mehmet Aslan, Okan Karacan gibi ünlü isimleri yönetiyor. Aşağıdakiler ('Devlet okulundakiler') yukarıdakiler ('Koleje gidenler') tadında çekilmiş film imkânsız bir aşkı anlatıyor. Tam bir Türk filmi havasında bir imkânsız aşk hikâyesi izleyeceğiz, üstelik yine Yeşilçam'ın ruhuna uygun biçimde bolca komedi karıştırılmış olarak. Bu arada: Filmin görüntü yönetmeni Ferhan Akgün.

* Kurgucu:
Sıra haftanın ikinci Türk filmi Kadri'nin Götürdüğü Yere Git'e geldi. Malumunuz simyacılara da, şeker portakallarına da, Rosinha isimli kayıklara da artık kitaplardan bağımsız bakamayan bir kuşak için Yüreğinin Götürdüğü Yere Git' cümlesi de yıllar içinde yerleşmiş bir klişedir. Peki kimmiş bu Kadri ve 'yüreğinin' yerini tutacak kadar yürekli acaba? Şafak Sezer'in başrolde olduğu filmin yönetmeni Onur Tan'ı ise Türk sinemasının yetenekli kurgucularından biri olarak tanıyoruz. Eşkıya'da Uğur Yücel'in Yeşim Salkım ve Özkan Uğur'u yatakta bastığı sahneyi hatırlayın veya çatıdaki final sahnesini... Bu filmin kurgusunu Onur Tan yapmıştı. Kahpe Bizans ve Semih Yumurta-Süt-Bal' Kaplanoğlu'nun 2001 tarihli Herkes Kendi Evinde'sini olduğu gibi... Bu manzaraya bakıp Türk sineması profesyonelleşiyor demezsek adamı döverler.

* Senarist:
Ayakta Kal(!), Kadri'nin Götürdüğü Yere Git(!) gibi emir kipindeki filmlere boşverip her şeye "Evet," diyen Carl Allen'ın öyküsünü anlatan Bay Evet'e gideceksiniz. Acaba hayvan dedektifi, aydaki adam, salak, yalancı yalancı, hafızasını sildiren adam veya benzeri inanılmaz karakterlerden biri yerine Jim Carrey ne zaman dünyanın en sıradan insanını oynayacak? Bu arada, geçen yılın tatlı filmlerinden Forgetting Sarah Marshall'ın yönetmeni Nicholas Stoller'ın Bay Evet'in senaristi olduğunu belirtmeden edemedik. Stoller üstad şimdilerde Jonathan Swift'in şöyle güzel bir yeni Hollywood prodüksiyonunu hak eden Güliver'in Seyahatleri kitabının film senaryosunu yazmış durumda, 2010'da gösterilecek Gulliver's Travels'ı bekliyor.

* Oyuncu:
Alacakaranlık gösterime giriyor ama paniğe gerek yok! 1990 doğumlu Kristen Stewart'ın nasıl bu yılın en çok konuşulan genç yıldızlarından biri olacağını sakin sakin izleyeceğiz. Peki The Curious Case of Benjamin Button filmini merakla beklediğimiz (6 Şubat'ta başlıyor, az kaldı) David Fincher'ın Panic Room filminde Jodie Foster'la birlikte 'panik odasına' kilitlenen kızın da Kristen Stewart olduğunu biliyor muydunuz? Bu yeşil gözlü güzel kızı, yönetmen Catherine Hardwicke'e tavsiye eden ise onunla birlikte Sean Penn'in Into the Wild filminde oynayan Emile Hirsch olmuş. Bu arada Hirsch, Gus Van Sant'ın yeni filmi Milk'te Sean Penn'le başrolleri paylaşıyor.

* Boyut değiştireceğiz:
Variety'den Dennis Harvey'e göre İz filmi 3 boyutlu sinemanın nimetlerinden başarıyla faydalanıyor ancak çoğu sahne o kadar karanlık ki, insan başka bir boyuta gözlük olmadan da geçebiliyor. Zaten İz'de o kadar iğrenç, kanlı, insanın kanını donduracak işkence sahneleri var ki, belki de Baby TV'deki animasyonlar gibi tek boyutlu bir saflığı arayacağınızı da düşünüyoruz.