kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
KAYA GENÇ
SİNEFİL

Truman Capote'nin ruhu aramızda

* Engizisyoncu:
Rec:
Ölüm Çığlığı hakkında Guardian'ın film eleştirmeni Philip French diyor ki: "Pek çok film türü kan kaybederken korku sineması ayakta, keyfi yerinde, hatta İspanya'da güneşin altında tatil yapıyor. Bu filmin ödünüzü koparacağı kesin. Amerikan sinemasının en son korku filmi örnekleri Cloverfield ve George Remero imzalı Diary of the Dead'deki gibi, bütün olaylar kendisini göremediğimiz birinin el kamerasıyla çekilmiş. Kamerayla çekim yaparken köşede Rec yazar ya, filmin adı da oradan geliyor... Film sizi elinde dağlama demiriyle bekleyen bir İspanyol engizisyoncunun vahşetiyle köşeye sıkıştıracak, finale kadar da o halde kalacaksınız..."

* Veletler: Highschool Musical 3: Senior Year'ın yıldızlarından Zac Efron (Troy) 1987, Vanessa Hudgens (Gabriella) 1988, Ashley Tisdale (Sharpay) 1985, Lucas Grabeel (Ryan) 1984, Corbin Bleu (Chad) 1989 doğumlu. En büyükleri Monique Coleman (Taylor) ise 1980'li.

* Yüzeysel:
Rolling Stone'dan Peter Travers bu filmi şu değişik formülle açıklamış: "Şayet eşcinselseniz ve/veya 8 yaşındaysanız, High School Musical 3: Senior Year, sizin için bu yılın sinema olayı olacak. Zac Efron'un basketbol sahasında ağlak bir şarkıya girişmeden evvel ter içinde top peşinde koşturmasını dikizlediğimiz o ilk yakın plandan itibaren tıpkı ondan önce gelen iki film gibi bu karşımızdakine de 'seks tadında bir marşmelov' dememizde bir sakınca yok. Ama bu kadar suni olması şart mıydı? Gossip Girl'ün Chuck Bass'i ona ihtiyaç duyduğumuz bu anda nerede ola ki? Yönetmen Kenny Ortega, Efron ve Vanessa Hudgens'ın üzerine kepçe kepçe formülleşmiş danslar, hemen unutulası şarkılar ve diyaloglar boca etmiş, Grease bununla karşılaştırıldığında Yunan tragedyası gibi kalır."

* Gazi:
Son Buluşma'da Kurtuluş Savaşı'na katılmış askerlerin bir araya gelip eski günlerden bahsetmelerini izliyoruz... İstiklal madalyası sahibi yaşayan son gazi Mustafa Şekip Birgöl, bu filmin gösterimine üç gün kala 105 yaşında, GATA Haydarpaşa'da tedavi gördüğü odasında hayata gözlerini yumdu.

* Sıradan:
Bahçemdeki Ateş Böcekleri için Variety'den Alissa Simon, film Berlin'de gösterildiğinde "Yıldızlar geçidi tadındaki oyuncu kadrosuna karşın bu beceriksizce yapılmış melodramın gösterime girmesi pek mümkün görünmüyor; özel film kanallarında gösterilen ortalama bir filmden üstün bir yanı da yok," demiş. Oysa gerçekten de Julia 'Pretty Woman' Roberts'dan Emily 'Dalgaları Aşmak' Watson'a ve Willem 'Green Goblin' Dafoe ve Carrie-Anne 'Trinity' Moss'a dek ne kadar çok yıldız bu filmde toplanmış... İnsan iki sene önce kaybettiğimiz yönetmen Robert Altman'ın filmlerini hatırlıyor.
Ama onlar genellikle çok eğlenceli olurdu.

* Katiller:
Bu haftanın yıldız oyuncusu Julia Roberts'la Bond, James Bond Daniel Craig arasındaki bağlantı nedir? Roberts'ın ünlü oyuncu ağabeyi Eric (Kara Şövalye'nin Salvatore Maroni'si, Heroes'un Thompson'ı) 1996 tarihli Truman Capote uyarlaması In Cold Blood'da bu müthiş hikayenin iki katil kahramanından birini, Perry Smith'i canlandırıyordu. Aynı rolü 2006 tarihli Infamous'da ise Daniel Craig oynamıştı.

* Mazoşist:
Gitmek:
Benim Marlon ve Brandom filmi (şu ismin güzelliğine bakınız) bilindiği gibi bu yılki Tribeca Film Festivali'nde yönetmeni Hüseyin Karabey'e En İyi Yeni Sinemacı ödülünü kazandırdı. Merakla beklediğimiz ve geçen haftalarda Kültür Bakanlığı'nın bir yabancı festivale katılımını engellemeye çalıştığı skandalla da gündeme gelen film hakkında Variety yazarı Jay Weissberg "Böyle bir trajedide kendini oynayan birini seyretmekte tuhaf biçimde mazoşist bir yan var... Avrupa'da sanat filmi gösteren sinemalar ve festivaller bu filme dikkat etmeli," diyor. Ve tabii siz de.

* Mafya:
Gomorra filminin yazarı Roberto Saviano, mafya dünyasının iç yüzünü anlattığı film yüzünden ölüm tehditleri aldı. Kendisi 24 saat polisler tarafından korunuyor. Ama Baba veya bu tür başarılı filmleri hatırladığımızda mafyayı hiçbir gücün durduramadığını görüyoruz. Umalım ki İtalyan mafyasının cinayet işlemedeki başarıları yalnızca senarist ve romancıların bir fantazisi olsun, Roberto Saviano da hayatta kalsın.