kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Hiçbiri olmak

Devrin valisi, emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre... Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selâmlarlar valiyi.
Valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir adama takılır...
Atının üstünden inmeden,vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır ona:
- Buraya baksana! Sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun?
Perişan kılıklı adam, istifini hiç bozmadan, sakallarının ve uzun saçlarının arasından belli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek: "Ben hiçim" der...
Vali hiddetlenir:
- Ne demek hiç, senin bir adın, şanın, unvanın yok mu!
- Senin var mı?
Vali iyice şaşırır ama cevaplar, "Gafil adam, nasıl tanımazsın, ben valiyim" der.
- Peki daha sonra ne olacaksın?
- Sadrazam olacağım.
- Peki daha sonra?
- Bilmem, belki de Padişah olacağım...
- Peki ya daha sonra?
Kısa bir an duraksar vali ve
- Padişahtan öte ne ola ki...hiç, der...
Hikâyenin sonunu şöyle de bağlayabiliriz: Perişan adam valiye, "Ben şimdiden hiçim, sen bir süre sonra hiç olacaksın. Demek eşitiz" cevabını verebilir.
Üzerindeki şatafatı attığımızda, neticede herkes, bir "hiç" değil mi? Hiç olduğunu aklından çıkarmayan kişi, bence kemale ermiş bir şahsiyettir.
Yunus Emre ne güzel söylemiş: "Mal sahibi, mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan, mülk de yalan / Gel biraz sen de oyalan"
Ben "Hiç kimse olmak istiyorum" diyen okurum, "Bir şey olmak için" yitirilenlere dikkat çekiyor: " Bir ömrün sonunda, evleri, arabaları ve para kasaları olan insanların, bütün bunları kazanırken, kim bilir kaç gerçek aşkı yitirdiğine ve günün birinde, yaşlanıp başlarını yaslayacakları bir sevgili omuzu aradıklarında ise, soğuk ev duvarlarının, lüks araba koltuklarının ve çelik para kasalarının bir sevgilinin yerini tutmadığını acı içinde fark ettiklerine şahit oluyoruz."