kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Öğrenmenin yaşı

Yaş 5: Annemle babamın birbirlerine bağırmasının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
Yaş 12: Bir şeyin değerini anlamam için, ondan bir süre yoksun kalmak gerektiğini öğrendim.
Yaş 15: Bazen, hayvanların kalbinin insanlardan daha fazla işittiğini öğrendim.
Yaş 18: Hayatın, keder, şaşkınlık, ıstırap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim.
Yaş 24: Aşkın kalbimi kırabileceğini, ama buna değdiğini öğrendim.
Yaş 33: Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun, ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.
Yaş 36: Önemli olanın, başkalarının benim için düşündükleri değil, benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.
Yaş 38: Eşimin beni hâlâ sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında, küçüğünü almasından öğrendim.
Yaş 41: Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim.
Yaş 44: Annemin, beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim.
Yaş 46: Yalnızca minik bir kart göndererek bile, birinin gönlünü aydınlatabileceğimi öğrendim.
Yaş 50: Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerden öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.
Yaş 53: İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
Yaş 55: Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almak gerektiğini öğrendim.
Yaş 64: Mutluluğun, parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.
Yaş 70: İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha büyük bir önem taşıdığını öğrendim.
Yaş 82: Sancılar içinde kıvransam bile, başkalarına baş ağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.
Yaş 90: Kiminle evleneceğim kararının, hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.
Yaş 95: Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.
"Dün sabaha karşı kendimle konuştum / Ben hep kendime çıkan bir yokuştum / Yokuşun başında bir düşman vardı / Onu vurmaya gittim / Kendimle vuruştum" Özdemir Asaf
(Saim Güven'e teşekkürler)