kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları

Bir kadınla bir erkek arasındaki arkadaşlık yavaş yavaş sevgililiğe dönüşüyorsa... Bu birbirlerine erotik bakımdan da içlerinin ısındığından değildir. O aldatıcı dış görünüştür. Gerçek dinamik araya bir üçüncü kadının girmiş olduğu gerçeğidir!.. Bu durumda "hep arkadaş kalmayı düşünen" kadın silkinir ve kendine gelir. Daha doğrusu o da birdenbire " kadın " olur!.. Modern psikanaliz açısından yaklaşırsak tablo şudur: Kadınlar bir erkeği değil, kadınların o erkeğe yönelen arzularını görür ve ele geçirmek isterler.
Bir kadının önem verdiği başka kadınlar eğer arkadaş olduğu erkeği beğenmiyor, istemiyor, ilgilenmiyorsa o erkekle hep arkadaş kalmayı yeğlemesi büyük ihtimaldir. Erkek öteden beri ona içten içe "yanık" olsa bile...
Kadınla erkeğin sıkı dostluğu modern bir ilişki biçimidir. Yani tarihseldir, yapısal değildir. O yüzden de çoğu zaman geleneksel yargı ağır basar ve "ateşle barut yan yana durmaz" denir. Doğrudur, karşı cinslerin dostluğunda biraz diş sıkmak; fazlasıyla dikkatli davranmak gerekir. İki türlü olur bu... Birincisi, şefkat cinselliği bastıracak kadar öne çıkar. İkincisi, patlama ihtimali tümüyle ortadan kalkmaz ama sürekli ertelenir. (Mavi Ay sendromu! Ünlü diziyi hatırlayalım şimdi!)
Dost çiftten erkek evlendiğinde... İşte bu nokta hayati önemdedir. Erkek evlendiğinde kadın ya birdenbire inatla erkeği geri isteyen ve bekleyen sevgili rolüne bürünür ya da arkadaşlığa hiç uzatmadan son verir.
Bir rüya... En sevdiğim caddede dev bir çöp toplama ve arıtma tesisi yapılmış. Gözlerime inanamıyorum. Zilin çalışıyla uyanıyorum. Görevli çöpleri toplamaya gelmiş.
Erkeklere hediye almak da, hediyeyi beğendirmek de zordur. Çünkü erkeklerin gözünde "sevgi"nin simgeleşmiş nesneleri yoktur. Erkek doğrudan sevgiyi almak ister ya da seven bedeni...
Psikanalistler de az hınzır değiller hani! Mesela sevdiği kadını sürekli hediyelere, çiçeklere, çikolatalara boğan erkeklerden kuşkulanırlar. Çünkü o erkek ya kendinden çok az şey veriyordur gerçekte ya da haz verdiğinden emin değildir. O boşlukları da hediyelerle doldurmaktadır.
İnce düşünülmüş, uzun hesaplara dayandırılmış hediyeler iyidir, hoştur da, biraz tekinsizdir. Çünkü bunca çaba "seviliyor muyum, yoksa sevilmiyor muyum" endişesini saklayamaz.
Bazı sabahlar hayat sözlü bir sınav gibi geliyor insana... Biraz sonra tahtaya kalkacaksın! Hayır, ben battaniyenin altından çıkmayacağım işte!
Gerçekten dürüst birisiyle tanışmak... Savaşa gönderilen bir genci uğurlamaya benzer bir his uyandırıyor insanda. Kısa süre sonra gelecek "kayıp" haberine hazırlanmanın burukluğu, sonra derin bir şefkat ve saygı...