kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ENGİN ARDIÇ

Meçhul başbakan anıtı

Bir yıl sonra, isterseniz altı ay sonra sorun bakalım, John McCain ve Sarah Palin isimlerini hatırlayan çıkacak mı?
John Kerry ne kadar hatırlanıyorsa, onlar da o kadar hatırlanacaklar.
Bob Dole diye bir adam bildiniz mi, Clinton'a karşı mücadele etmişti... Michael Dukakis diye birini hatırladınız mı, Baba Bush'a karşı çıkmıştı...
Reagan'a karşı yarışan Walter Mondale'i, Nixon'la çekişen McGovern'ı ha deyince bilen var mı? Hubert Humphrey diye bir adamı, Barry Goldwater diye bir adamı, bizim kuşak bile unuttu.
Daha eskilere gidip Adlai Stevenson, Thomas Dewey, Wendell Wilkie gibi adayları hiç saymıyorum. Hele Roosevelt'in eski rakibi Alfred Landon'u siyaset bilimcileri bile "karakaplıya" bakmadan çıkaramazlar.
Bunlar, seçimde yenilen başkan adayları ha...
Kazananlara bakalım.
Harding diye bir başkan duydunuz mu? Taft diye bir başkan duydunuz mu? Ya Coolidge? Ya McKinley? Garfield bile var yahu, 1881 yılında Beyaz Saray'a girmiş!
Sıkılıp yazıyı bırakmadıysanız sizi kutlarım.
Çünkü Türk okuyucusu, içinde rakam geçen yazıları okumaz, bir, içinde yabancı isim geçen yazıları sevmez, iki.
Peki canım, yerli örnekler veririz biz de...
Sadi Irmak diye bir adam biliyor musunuz, başbakandı.
Ferit Melen'i, Naim Talu'yu hatırlıyor musunuz, onlar da başbakandı.
Suat Hayri Ürgüplü'yü duymuşluğunuz var mı, o da başbakandı.
Şemsettin Günaltay diye bir başbakanımız olduğunu duyarsanız şaşırır mısınız?
Bunlar okullarda öğretilmezler, evde anan baban da anlatmaz, çünkü onlar da bilmezler, haberin olmaz...
Şimdi Yıldırım Akbulut diyeceğim, tüüü diyeceksiniz, o da vardı!
Stadyum yapmasalar Şükrü Saracoğlu'nu da tanımayacaklardı sarı lacivertli bitirimler...
Vallahi Ahmet Fikri Tüzer adında bir adamın (içişleri bakanıymış) birkaç günlüğüne geçici olarak başbakanlık yapmış olduğunu da ben yeni öğrendim! Yıl 1942...
Hani neye yaramış bütün o afralar tafralar, bütün o tek parti dayılanmaları, bütün o küçük dağları yaratmış havaları? Bütün o jandarma baskıları, dayaklar, angaryalar? Bütün o seçim hileleri, sandık terörü? Halkı bırak, gazeteci bile varlığını ancak araştırınca öğreniyor yıllar sonra... Amma iz bırakmışsın tarihte!
Keşke Cumhuriyet Halk Partisi de örneğin bir Hasan Saka Kurultay Salonu, bir Refik Saydam Kültür Merkezi yapsa da genç kuşaklar bu Milli Şef memurlarını tanısalar, onları büyük adam sansalar.
Ya peki Recep Peker mi? Ergenekon iktidara gelirse ona bir anıtmezar yaptırır artık! İlk kürek çimentoyu da Deniz Baykal atsın, avukatları değil mi?