kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Ben de falcıydım (!) bir zamanlar..

Ah Mehmet Barlas ah.. Cuma sabahı fal üzerine yazdıkların beni nasıl aldı götürdü..
Antakya'da ortaokulda okurken, kaldırım üzerinde satılan bir kitapla fal merakım başlamıştı.. Ansiklopedi gibi bir şeydi.. Her çeşit falı anlatıyordu.. Özellikle iskambil ve kahve falları bölümü dikkatimi çekti.. Geceleri odama çekilince okuyordum..
Kahve fincanı içindeki o benzersiz desenlerden geleceği okumak öyle ilgimi çekmişti ki..
Daha ilkokulda iken, hemen tüm klasikleri okuyan, mantık ve matematik kafalı bir çocuğa, "Fal" meraklı gelmez mi?..
Salılar annemin kabul günüydü.. Mahalleli kadınlar toplanır, sohbet, muhabbet, çay, kahve..
Ben de okuldan gelmiş gene fal ansiklopedime dalmışım..
Annem "Gel bakalım" demez mi?..
Meğer komşu kadınlara "Bizim oğlan fala merak saldı" deyince, onlar da "İlle baksın" diye tutturmuşlar..
30'una yakın bir abla var. Hele güney için o devirler tam evde kalmış, umut kesilmiş biri.. Falında evlilik gördüm.. "Üç ay içinde tamam" dedim..
Bizim evde kalmış ablayı, ikinci ay dolarken istemez, üçüncü ayda evlendirmezler mi?..
Şöhretim birden yayıldı. Annemin kabul günleri, Hıncal'ın Fal günleri oldu.. Ve de bir kış günü kızılca kıyamet koptu..
Babam o gün eve erken gelmez mi?. Ben komşu kadınları etrafıma toplamışım, önümde iskambiller, fincanlar.. Ve de fal sırasında baş vurduğum yığınla kitap.. O ansiklopediden sonra fal üzerine ne bulduysam almışım. Fal bakarken, baş vuruyorum zaman zaman..
Babam, misafir odasının önünden hızla geçti, oturma odasına gitti. Sonuncu misafir gidene kadar da gıkı çıkmadı.. Sonra gürledi..
"Hıncaalll.. Al o bütün kitapları buraya gel.."
Gittim..
"Ben bütün ömrümü müspet kafalı evlatlar yetiştirmek için harcayayım, size en değerli kitapları almak için maaşımın yarısını vereyim, sen hurafe ile uğraş, evde kalmış kızlara falcılık yap ha.."
Öyle bağırıyor ki, ev sallanıyor nerdeyse.. Bağırmasa, tokat atsa razıyım..
Sonra kitaplarımı kucakladı, gürül gürül yanan odun sobasının üzerine çaydanlık konan tepe kapağını açtı.. Kitapları birer birer yırtıyor ve ateşe atıyor..
Hepsini, ama hepsini yaktı.. Araya girmek isteyen anneme de "Bunlara zaten sen sebebsin" diye de bağırarak..
Tüm kitaplar gitti..
Tekrar bana döndü..
"Şimdi bana söz vereceksin.. Bir daha fal mal yok.."
Söz verdik tabii.. Bir defa haklı.. İkincisi.. Sıkıysa verme..
Aradan yıllar geçti.. Girdik Mektebi Mülkiye'ye.. Oturduk kantine.. Akılla güzellik bir arada olmuyor herhalde. Bizim sınıfta dört kız var, sınavı kazanmış, 170 erkeğe karşı.. Yanda sınavsız alan Hukuk dilber dolu ve bu dilberler, geleceğin büyükelçi eşi olmak hayali ile durmadan bizim kantine taşınıyorlar..
Amma velakin kızların masasına yaklaşmak mümkün değil.. Bir gün dikkat ettik ki, masalar arasında bir trafik var.. Kızlar ellerinde kapatılmış fincan başka masalara taşınıyorlar..
Bizim çeteye talimat verdim.. Kantinde fıs koslar.. "Hıncal müthiş fal bakar ha.."
Falcılık kadar hızla yayılan bir şey görmedim. Üç gün sonra okulun en popüler delikanlısı benim..
Fincanını kapan bizim masaya geliyor.. Yani, kahveyi dahi biz ısmarlamıyoruz. Masrafsız.. O zamanlar masana oturan kızın hesabını öderdin. Feminizm yoktu, centilmenlik vardı.
Ben de bakıyorum.. Durmadan bakıyorum.. Kahve falı kesmez oldu.
Zamanın en büyük merakı dokunmak. Kızın eline dokunmak. Elini sinemada, parkta tuttun mu, en büyük donjuan sensin.. Tanışırsın, elini tutmak altı ay sürer..
Onun da çaresini buldum.. Fincanı ile yanıma gelen hoşuma gidiyorsa, bu defa ben teklif ediyorum.. "El falına da bakarım istersen.."
İstemez mi?.. Uzatıyor elini.. Alıyorum avcumun içine.. On dakika tutuyorum, bizim çetenin ağzından sular akarken..
Fal, Mülkiye günlerimi bir anda cennete çevirdi.. Sade benim değil, arkadaşlarımın da..
(Bu yazı 10 Ağustos 2003'te yayınlandı)