kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Yargıçlar devleti

Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa Mahkemesi'ni yeniden yapılandıracak bir düzenleme için çağrıda bulundu. Zaten, eski Başkan Mustafa Bumin'in de, mahkeme üyelerinin bir kısmının Meclis tarafından seçilmesi biçiminde teklifi mevcuttu. Seçim şekli değişince, ister istemez Anayasa Mahkemesi de farklı üyelerden oluşacak; bu da, muhtemelen, yerleşmiş içtihadını etkileyecektir.
Anayasa Mahkemesi, 1961'den itibaren yetkilerini genişletmeye çalıştı. 1961 Anayasası'nda, sadece, kanunların anayasaya aykırılığının incelenebileceği hükmü mevcutken, hâkimler, cumhuriyetin temel nitelikleriyle ilgili olduğunda, anayasa değişikliğini esastan denetleyebileceklerini daha o zaman kabul ettiler.
Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini aşmasını engellemek maksadıyla, 12 Mart sonrası, anayasa değişikliklerinin sadece şekil şartlarına uygunluk açısından denetlenebileceği düzenlemesi yapıldı. Buna rağmen, mahkemenin, Yasama Organı'nın alanına müdahalesi önlenemedi. 12 Mart döneminde gerçekleştirilen bazı anayasa değişiklikleri, cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan "hukuk devleti" ilkesine ters düştüğü gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Sözgelimi, 12 Mart döneminde, kamulaştırma bedelinin vergi değeri üzerinden tahakkuk edeceğine dair bir anayasa değişikliği yapılmıştı. Anayasa Mahkemesi, bu yeni düzenlemenin, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı hükmünü verdi. Üstelik 1961 Anayasası'nda "cumhuriyetin nitelikleri" değil, sadece, "devletin şeklinin cumhuriyet olduğu" hükmü değişmez deniliyordu. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi, cumhuriyetin değişmezliği hükmüne dayanarak, ilkelerin de değiştirilemeyeceği sonucuna vardı ve anayasa değişikliklerini esas yönünden incelemeye kendini yetkili gördü.
1982 Anayasası'na, yargının yetkisini aşmasını engellemek maksadıyla, "anayasa değişikliklerinin şekil yönünden incelenebileceği" cümlesi konuldu; aynı zamanda, şekil şartlarına açıklık getirildi: "Anayasa Mahkemesi, sadece teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığını inceleyebilir" denildi. Buna rağmen, cumhuriyetin nitelikleriyle ilgili bulduğu için, Anayasa Mahkemesi, başörtüsü meselesinde de esasa girdi ve iptal kararı verdi. Öyle bir hal ortaya çıktı ki, herhangi bir anayasa değişikliğini Yüksek Yargı, cumhuriyetin nitelikleri kapsamına alıp, iptal edebilir. Sözgelimi, Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirecek bir düzenlemeyi de, "Hukuk devleti zedeleniyor" iddiasıyla iptal edebilir.
Bence çözüm, genel bir anayasa değişikliği içine, Anayasa Mahkemesi'yle ilgili hükümleri de koymak ve sonuç itibariyle halka gitmektir. Aksi takdirde "yargıçlar egemenliği"nden (juristokrasiden) kurtulmak kolay değil.