kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Örgütten yararlananlar sadece 'düşmanlar' mı?

PKK'nın bitmesini, silah bırakmasını, dağdan inmesini kimler istemez? Hemen akla gelen bazı aktörleri sıralayalım:
- Her ne kadar Abdullah Öcalan, "Türkiye'yi bölerek ayrı bir devlet kurmak istemiyoruz; demokratik cumhuriyet bize yeter" gibi sözler etse de, bölgede ayrı bir devlet kurmak isteyen ya da "Kuzey Kürdistan" dedikleri Güneydoğu bölgesini, Irak Kürt Yönetimi ile birleştirmeyi amaçlayan Kürt milliyetçileri PKK'yı destekler.
- "Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yoksulluk diz boyu, bunun nedeni de Ankara'nın bizi ikinci sınıf vatandaş olarak görmesidir" diyen, ekonomiden kültüre çeşitli haklar talep eden, örgüt olmadığı takdirde Kürtlerin yaşadığı sorunların eskisi gibi devam edeceğini, devletin verdiği sözleri tutmayacağını düşünenler de PKK'nın dağdan inmesini istemez.
- Bu bölgede güç savaşlarına girmiş, küresel çapta faaliyet gösteren siyasi aktörler PKK'nın bitmesini hiç arzulamaz. (Faraza Ankara, Çeçenistan'a fazla ilgi gösterirse, Rusya da PKK'ya sıcak bakmaya başlar. ABD, Irak'tan çekilmeye başladığında, boşluğu kim dolduracaktır?)
- Gayet tanıdık bir başka değişken de elbette silah tüccarlarıdır. Tehdit ve çatışma olmadığı zaman, fazla silah satılmaz. Nerede bir savaş varsa, kazanan daima silah üreticileri ve tüccarlarıdır çünkü iki tarafa da satış yapabilirler.
Savaşanlar "kazan ya da kaybet" konumundayken, silah tüccarları hep "kazan ve kazan" pozisyonundadır.

- Bölgedeki nispeten küçük aktörler de şartlara göre PKK'nın dağdan inmesini istemez. Bunların tavrı genellikle değişen şartlara bağladır. Diyelim ki Barzani, dün PKK'ya karşıdır, bugün örgütü destekler, yarın yine karşı olur.
Ancak bir noktaya dikkat: Karşı olmak ya da desteklemek için ortada bir örgütün bulunması gerekir. Militanlar silahları bırakıp dağdan indiği takdirde; karşı gelerek ya da destekleyerek politika yapma imkânı kalmaz ki!
Peki, bu kadar mı?
PKK'nın öyle ya da böyle devam etmesini isteyen "başka tip" gruplar yok mu?
24 yıldır süren sorundan, toplam 40 bin ölümden, aynı hataların defalarca ve defalarca yapılmasından sonra görüyoruz ki Türkiye'de yönetici sınıfının içinde PKK'nın bitmesini istemeyenler var.
Onlar bu örgütü, bir tür "emperyal vizyonun" parçası olarak görüyor.
Bazı sınırları aşmadığı, fiyaka bozacak hale gelmediği sürece örgüt kimi fırsatlar sunuyor; Türkiye'yi, Ortadoğu siyaset sahnesinin önemli bir aktörü haline getiriyor.
Böyle düşündükleri için de şehitleri bu vizyonun sürdürülmesi için ödenen diyet olarak algılıyorlar.
Yani mesela bir karakolu 'savunmak' için çatışırken ölen bir asker, aslında gelecekteki bir 'harekât' için ölmüş oluyor.
Bu yoruma kızanlara; "büyük oynamaya" çalışan devletlerde görev yapan "strateji tasarımcılarının", sıradan vatandaşın kanını donduracak derecede "soğukkanlı" olduğunu hatırlatalım.
Onlar, mesela bir şehit cenazesine katıldıktan sonra, masalarının başına geçip tekrar güç dengesi hesapları yapabilecek kabiliyette uzmanlardır.
Eğer Ankara bu sorunu gerçekten (ama gerçekten!) çözmek isteseydi başka politikalar güderdi. Yapmadığına göre devamını tercih ediyor demektir.