kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Lider konumundaki personel

"Normal" bakanlar dünkü yazıdaki "21 yaşındaki (şehit) komutan" ile "ona emanet 21 yaşındaki (şehit) erler" ifadesine şaşırdı.
Oysa Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız da, rütbe ve sınıf belirtmeden şöyle demişti:
"6 lider konumundaki personelden biri şehit düştü, dördü yaralandı."
Nitekim bazı gazete başlıkları da buradan yola çıktı:
"5 komutan düştü, askerler çarpıştı."
"Şehit düşen lider konumundaki personel"... 21 yaşındaki "Komutan"dı. Bir astsubaydı.
Muhtemelen diğer "lider konumundakiler" de.
Ama asıl şaşırılması gere
ken bu değil! Bu "olağan ötesi" bir durum!
Başka "olağan" durumlar gibi.
Acı acı şunu dinliyoruz ya:
Geçen yıl taşınma kararı verilen karakolun yeri değiştirilecekti. Mali durum ve inşaat faaliyetleri yüzünden henüz gerçekleşmemişti.
Memleket en azından çeyrek asırdır layıkıyla tartışamadıklarını belki artık daha doğrudan, daha doğru konuşmaya başlayacak.
Çünkü:
a) Belki politikalar ve mücadele tarzı yanlış.
b) Politikaların doğru olduğunda ısrarlıysanız bile, o zaman uygulamanız eksik veya yanlış.
c) Belki hiçbiri, ama belki de hepsi.
Bunları doğru dürüst tartışamayan siyaset siyaset olmaz; Meclis meclis olmaz; medya medya olmaz. Demokrasi, demokrasi hiç olmaz. "Halkın halk tarafından halk için..." Cumhuriyet de.
"Cana kıymet" olmayan memlekette, 15 (17) şehit; bayram tatili kazalarında 146 ölünün düştüğü topraklara karıştı.
Bir kamyonet kasasında kısa sürede elliye yakın "kaçak yabancı" da burada boğuldu, parçalandı, yok oldu.
Tersanesinde filikaya onca işçiyi bindirip denize fırlatan memleket burası; minicik tarım işçisi kızlarını kamyon kasasında dereye döküp minicik cesetleri önünde dahi sorumluluk üstlenmeyen, utanç duymayanların ülkesi.
Aynı anda "dıştan gelen terör" de 15 (17) askerini birden, kazalarda 150 vatandaşını birden, bir kamyonette 18 yabancıyı birden ölü düşüren bir ülke var mıydı geçen hafta?
Varsa, ne yana düşer usta?

Ölmeseydi?..
Ama işte Cumhurbaşkanı da "21 yaşındaki lider konumundaki personel"in cenazesine koştu, safta durdu.
Komutanlar da.
Oysa, o 21 yaşındaki "lider", 21 yaşındaki erlerin aynı yaştaki "komutanı" Eskişehirli Astsubay Hasan, henüz "hayatta" iken, sırf "emir komuta" zedelenmesin, "imtiyazsız Cumhuriyet"te "hiyerarşi ve ayrım" bozulmasın diye, kıdemin ve liyakatin alasıyla, yüksek hatta daha yüksek tahsilin pekalasıyla, mücadelenin, çatışmanın, çarpışmanın, yaraların, madalyaların daniskasıyla dahi, "uygun her devlet memurunun hakkı birinci derece dördüncü kademe"den emekli olması yasak tek "personel"di.
Bir süre önce, bu haksızlığı düzeltmek üzere Meclis'e gelen tasarı, Genelkurmay uyarısı ve iktidar oylarıyla reddedildiğinde üzülenlerden biriydi.
Başka "lider konumundaki personel"e layık görülen tazminatları asla hak etmemiş sayılan biriydi.
Yaşayan, emeklilik görebilen ve kahrolan binlercesi gibi.
Gördünüz, orada şehit düşmüş uzman erbaşlar ve uzman jandarmalar var. Profesyonel çavuşlar, onbaşılar.
TV'de emekli bir generalin, "İki uzman çavuş mudur nedir, kayıpmış" dediği ve tabuta girmesi pek mümkün ama orduevine girebilmesi imkansız "kahramanlar".
Ölülerine (kalpten) saygıda kusur etmeyen sivil ve askeri erkan, onların kalbini ve canını azıcık onaracak bir kanun çıkaramadı bir türlü.
Sürekli "ölmeye gönüllü" giden (şehit) uzman, sırf cesaretten mi orada, yoksa gerideki ailesine bir tutam daha katkı için mi?
"15 yılını doldurup ayrılmasına 8 ayı kalmıştı" deniyor bir başka şehit için.
Peki sonra?
Bu hükümet, bu Genelkurmay, bu medya; ölmeyip de 15 yılı doldursaydı ne olacağını bilmiyor mu?
Zaten, üniversite mezunu olarak bile özlük hakkı orta öğretim düzeyindeydi. Sağlık muayenesinde "hasta" bulunursa işten atılacaktı. 45'inde ordudan çıkarılacaktı. Yaşı yetmediği için emeklilik hak etmeyecekti. Kimsenin umurunda olmadan umutsuzca iş arayıp duracaktı.
Bana, "Herkese söylemiyorum ama size söylerim. Uzmanlıktan yaşımdan dolayı atıldım. Şimdi otomobil yıkayarak geçim sağlıyorum" diyen meslektaşı gibi.

Kimse yok mu?
Futbol programında Fenerbahçe tartışılırken "kim sorumlu" deniyor.
Göğüslerinde bayrak, hiç duraksamadan, "lider" diyorlar. "Lider" denen, Başkan, sonra belki Teknik Direktör.
Oysa daha hayati sahada, "lider konumundaki personel" 21 yaşında.
Yaşından daha büyük kanamanın tüm sorumluluğunu da ona mı versek acaba!
Başka sivil ve asker, "Lider konumunda büyük personel" yok mu!
Gerekli para ve kararla karakolu zamanında taşıyacak...
Ölüsüne saygıda yarıştıklarına hayatta insani kıymet, insana hayati kıymet verecek...
Yanlışların utancını, sorumluluğunu üstlenecek...
Ve bu cennet ülkeyi bu cehennemden çıkaracak, güvenlikle kardeşliği, aklı, vicdanı, adaleti ve hakkaniyeti bağdaştıracak kimse yok mu orada!