kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Akciğer kanserinde ''rezektör balon'' yöntemi

Giriş Saati : 03.10.2008 11:25
Güncelleme : 03.10.2008 23:46
Yeni Haber
Medicana International İstanbul Göğüs Hastalıkları Bölümü doktorlarından Prof. Dr. Yalçın Karakoca, geliştirdiği ''Rezektör Balon'' yöntemiyle Akciğer kanseri hastalarının yaşam sürelerinin ortalama 24 aya çıktığını bildirdi.

Prof. Dr. Karakoca, yaptığı yazılı açıklamada, erişkinlerde kalp hastalıklarından sonra ikinci ölüm nedenini akciğer kanserinin oluşturduğunu kaydetti.

Akciğer kanserinin çoğunlukla sigaraya bağlı gelişmesi ve önlenebilir bir kanser türü olması nedeniyle diğer tüm kanserlerden ayrıldığını belirten Karakoca, akciğer kanserinde ölüm sebeplerinin yarıdan fazlasını zatürre ve solunum yetmezliğinin oluşturduğunu ifade etti.

Karakoca, Türkiye'de akciğer kanseri olan bir kişinin yaşam süresinin tanı konulduktan sonra ortalama 6-8 ay olduğunu dile getirerek, oysa Almanya ve Fransa gibi akciğer kanserinde daha ileri düzeyde tedaviler yapan merkezlerde bu sürenin yaklaşık 3 yıl olduğunu belirtti.

Aynı ilaç ve radyoterapi sistemlerinin uygulanmasına rağmen yaşam süresindeki bu farkın tedavi mantığındaki hatadan kaynaklandığını öne süren Karakoca, Türkiye'de akciğer kanseri hastalarının hangi kalitede hastanede tedavi aldığı fark etmeksizin zatürre sonucu hayatını kaybettiğini savunarak, ''Yöntemle akciğer kanseri hastalarının yaşam sürelerinin ortalama 24 aya çıktığını gördük'' dedi.

ZATÜRREDEN ÖLÜM SEBEBİNİ ORTADAN KALDIRIYOR

Prof. Dr. Yalçın Karakoca, şu bilgileri verdi:

''Akciğer, diğer organlardan farklı bir organdır ve bu nedenle standart onkolojik tedavi prensipleri tek başına fayda getirmiyor. Akciğer dış ortamla direkt ilişkisi olan ve işlevini bu şekilde gösteren tek parankima organıdır ve akciğerin dış ortam ile teması soluk boruları aracılığıyla olur.

Akciğer kanseri ve başka organların akciğere yayılarak yaptıkları metastazlar (kolon böbrek meme- vs) çoğunlukla soluk borularında da yerleşir ve buralarda tıkanmaya neden olur. Tıkanan yerin gerisinde gelişen zatürre, bu hastalarda ölüm sebebidir. Bu ölüm nedenini ortadan kaldırmak mümkündür.

Hastalığın tedavisi olmasa bile bu nedenin ortadan kaldırılabileceğini hem hastalar, hem de hekimler bilmelidir. Artık ülkemizde, akciğerinde tümöre bağlı tıkanıklığın ölüm ile sonuçlanabileceğini doktorlar ya hiç bilmemekte, ya da bildikleri halde çeşitli olanaksızlıklar nedeniyle uygulayamamaktadırlar.''

RİSKİ YOK, UYGULAMASI KOLAY

Prof. Dr. Karakoca, akciğer kanserine yakalanan hastaların yaşam kalitesini ve ömrünü uzatmak için geliştirdiği ''Rezektör Balon'' yöntemiyle, Japonya'da 1300'den fazla araştırmacının katıldığı Dünya Bronkoloji Kongresi'nde ''Dünya Bronkoloji Ödülü''nü kazandığını bildirdi.

Avrupa'da 6 ay önce kullanıma sunulan buluşun, ABD'den Çin'e Japonya'dan Hindistan'a kadar pek çok ülkede hastaların umudu olacağını ifade eden Karakoca, bu hastalıkta yaşam süresinin uzatılması kadar yaşam kalitesinin artırılmasının da önemli olduğunu vurguladı.

Yalçın Karakoca, hastaların en büyük sıkıntısının ''solunum yolu tıkanıklığı'' olduğunu kaydederek, büyük solunum yollarında tıkanıklık görülen hastaların şiddetli boğulma hissi yaşarken, daha küçük solunum yolları tıkanık yaşayan hastalarda da tedavisi mümkün olmayan enfeksiyonlar ortaya çıktığını dile getirdi. Prof. Dr. Karakoca, yöntemi şöyle açıkladı:

''Rezektör Balon yöntemiyle tümörün yerleştiği kanalın içini balonla açıyorsunuz. Eğer bu kanal açılmazsa yapılacak tedaviler zaten sonuç veremez. Yöntem, akciğer kanserinde yaşam süresini uzatan, solunum yollarını açan bir yöntem. Akciğer kanserinde solunum yollarını tümörden temizleyen bu tekniğin ve ürünün aynı şekilde insan vücudundaki tüm boru biçimindeki yapılarda, yani yemek borusunda, idrar yollarında, bağırsaklarda, safra yollarında ve en önemlisi damarların içini tıkayan pıhtıların ve tıkaçların tedavisinde kullanılması halinde çok büyük başarılar getirebilecek.''

(AA)