kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Şener olmadı Kemal verelim

Siyaset mühendislerinin işi zor gerçekten. 2002'den beri boşuna kürek çekiyorlar.
Eskiden vapurlarda seyyar satıcılar vardı.
Taraktan kaleme kadar her şeyi satarlar, daha doğrusu satmaya çalışırlardı.
Tarak beğenmeyene kalem, ayna beğenmeyene defter satmaya çalışırlardı.
Sizin tercihiniz onlar açısından çok önemli değildi açıkçası.
Onlar sizi mutlaka bir tarak veya kaleme ihtiyacınız olduğuna iknaya uğraşırdı.
Siyaset mühendisleri de bugün aynı konumda...
Sizi güçlü bir tek parti iktidarının kötülüğü konusunda iknaya çalışıyorlar.
Eskiden amaçları kendi istediklerini iktidar yapmaktı.
Şimdi AK Partili bir koalisyona fit durumdalar.
Geçmişte lider adayı pompalarlardı.
Hüsamettin Özkan'dan Mesut Yılmaz'a, Kemal Derviş'ten İsmail Cem'e kadar herkese gaz verdiler.
2000 seçimleri öncesi Türkiye'ye gelmiş olan yabancı bir gözlemci, AK Parti diye bir oluşumun farkında olmaz, sosyaldemokrat olduğunu iddia eden bir partinin sandıkta oyları silip süpüreceğini düşünürdü.
Büyük çoğunluk o günkü manşetleri unuttu elbette ama Allah'tan arşivler orada duruyor.
Dayak yiye yiye bugünkü soldan bir şey çıkmayacağını kabullenmek zorunda kaldılar.
Bu kez plan AK Parti'nin kapatılması üzerineydi.
Kapatılırsa aynı hareketin devamı bir parti daha güçlü gelebilirdi.
Bunun önlenmesi için Abdullah Gül de iddianameye dahil edildi, parti kapatılırsa istifa edip partinin başına geçmesin diye.
Bununla da yetinilmedi kale içeriden yıkılmak istendi ve bütün fişler Abdüllatif Şener'in üstüne oynandı.
Öyle ki, AK Parti'nin kapatılacağı döneme denk düşecek şekilde Abdüllatif Şener biyografisi piyasaya sürüldü.
Ama kahpe dünya küresel olmuştu, artık tek başlarına parti kaderi belirleme güçleri kalmamıştı.
Artık 1960'ta değildik.
'Ordu-millet elele' sloganı darbe ve iktidar getirmiyor, üstelik Kandıra'nın yolunu açıyordu.
Yani dünya top olmuştu, elbette onlar açısından.
Ama huylu huyundan vazgeçmez.
Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu'na aynı muameleyi yapıyorlar, sadece birkaç ay sonra unutup kenara atmak için. (Kemal Bey geçmiş gazetelere baksın bu gerçeği hemen görür.)
Engin'e göre (Ardıç), birileri Kemal Bey'i İstanbul'a başkan yapmaya çalışıyormuş.
Kemal Bey'den iyi bir Maliye Bakanı olur ama halka yakın olması gereken belediye başkanı olmaz.
Defolu Sefa Bey'den bile az oy alır, bizden söylemesi.