kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Mimarı Masumiyet Müzesi'ni anlatıyor

02.10.2008
Orhan Pamuk'un son kitabına adını veren ve 2010'da açılacak olan Masumiyet Müzesi'nin mimarı Prof. İhsan Bilgin hayali ve edebi bir mekânı gerçeğe dönüştürme sorunlarını anlattı..
Orhan Pamuk'un son romanını büyük bir coşkuyla karşılanmasından sonra, kitabı alıp bir solukta okuyanlar, İstanbul Beyoğlu Çukurcuma semtinde açılacak olan Masumiyet Müzesi'nin gerçekte nasıl bir yer olacağı konusunda pek bir meraklandılar. Pamuk, kitapta adı geçen nesnelerin sergileneceği müzenin 2010'da açılacağını söyledi. Müze açılana kadar okurlar Pamuk'un verdiği ipuçlarından yararlanarak kendi müzelerini hayal dünyalarında kuracak. Çukurcuma Caddesi üzerindeki 24 no'lu Brukner Apartmanı'nı müzeye dönüştüren mimar Prof. İhsan Bilgin'in mimarlık sitesi www.arkitera.com'a verdiği söyleşiyle müze sürecini anlattı. Bilgin, Pamuk'la 1999 yılında çalışmaya başladıklarını söylüyor ve müze için yaptıkları işbirliğini şöyle anlatıyor: "Çukurcuma Caddesi'nde bu müzeyi yapmak üzere aldığı apartmana götürdü beni. 60 m2 taban alanı üzerine oturan, 3 katlı, 3 cepheli küçük bir 20.yy başı apartmanı idi. Anlatısını bu apartmanın mekân düzenine göre, bu binada geçecek şekilde kurguladı. Sonra da, hazırladığımız mimari projelerle müzeye dönüştürüldü; apartmandan müzeye dönüşme sürecinde Kemal (adına Orhan Pamuk!) dünyadaki müzeleri görmek, ilham almak için seyahatler yaptı." Bilgin binayı ilk gördüğünde hiç düşünmediği bir problemle karşı karşıya kalmış. "Çünkü" diyor. "Mimarlık pratiği, gerçek mekânlar üzerinde işlem yapar. Mimarlığın gerçeklikle ilişkisini ne kadar zorlarsak zorlayalım, Orhan'ın önüme koyduğu problemin benzerini bulmak güç oluyordu: Tanımı gereği hayali olan edebi bir üründe tasvir edilen mekân gerçekliğe taşınacaktı... Kuşkusuz tek bir hamle ile üstesinden gelinebilecek bir problem değildi bu. Öyle bir proje yapılmalıydı ki, bina hem sınırları, ölçüleri ve sentaksı ile bildiğimiz sıradan apartman yapısı olmayı sürdürmeliydi, hem de bu ilk göze çarpan özelliklerinden beklenmeyecek, onları zorlayan bir hamle yapmalıydı.

NESNELERİ ORHAN SEÇECEK
Orhan, başta mekân düzeninin olduğu gibi muhafaza edilerek 'enstalasyon'larla müzeye dönüştürülme fikrinde olmasına rağmen, bu kaygılara hak verdi. Daha ilk karşılaşmada konuştuk bütün bunları. Sorun 'mimarinin gücü' olarak adlandırdığım bu hamlenin ne olacağı idi. Toplam 3 katlı 5x12 metrelik bir binanın sınırları içinde yapılması gerekiyordu bu hamlenin üstelik. Bilgin kitapta adı geçen nesnelerin nasıl sergileneceğini hakkında ise şunları söylüyor: "Objeler romandaki anlatıya ve bölümlenmeye sadık kalarak sergilenecekler. Birbirleriyle romanda anlatıldığı şekliyle ve sırayla ilişki kuracaklar. Tabii bina çok küçük ve toplanan eşya çok fazla olduğu için bölümler ve bölümlerin içerdiği eşyalar anlamlı istifler teşkil edecek şekilde sergilenmek zorunda. Boyutları ve anlatıdaki konumları farklı olanlar, tavana asılacak. Orhan Pamuk tarafından belirlenecek nesne gruplarının sıralamasına ve kaplayacakları büyüklüklere göre yeni bir uygulama projesinin hazırlanması gerekiyor."