kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Kapitalizmin son krizi

Kapitalizm büyük dönemsel krizlerinden birine daha girdi.
Dünyanın en ücra köşesindeki insanların bile yaşamını etkileyecek türden bir kriz bu.
Kimse "Bize bir şey olmaz" diyemez çünkü dünya artık tek bir pazar.
En azından mal satacak pazarlarınız daralır, içeride işsizlik şeklinde bir bedel ödemiş olursunuz.
Kapitalizmin
ideal bir sistem olduğunu tekzip eden bir gelişme bu.
Ancak bugün için dünyada bundan daha iyi bir sistem olmadığı da ortada.
Her kriz beraberinde yeni bir değişimi getirir. Bu krizde de farklı olmayacaktır.
Kısa vadede ödenecek en büyük bedel işsizliğin artışı sonucu dünyanın her yerinde yabancı olana gösterilecek tepkideki artış olacaktır.
Dünya henüz farklı dil, din ve kültürden olanları kabullenme aşamasına gelmemişken, bu kriz bu kabullenmeyi daha da güçleştirecektir.
1929 krizinin ardından faşizmin yükselmesi gibi, bu krizin ardından da benzer siyasi akımların güçlenmesi sürpriz olmayacaktır.
2008 krizinin ardından dünya eskisi gibi olmayacaktır. Bu gerçeği görüp buna göre pozisyon almak kaçınılmazdır.
Bu kapitalizmin çöküşü değil, yeni bir aşamaya geçmesinin işareti olarak görülmelidir.
Yeryüzünde henüz kapitalist üretim ilişkilerinin yerini alacak bir sistem yok.
Ayrıca ABD'nin bugünden yarına çökmesini beklemek de hayalperestlik olarak değerlendirilmelidir.
Amerika bu krizden ciddi yara alarak çıkacaktır ama hala teknolojiden askeri güce kadar, dünyanın en etkili gücüdür ve bu görülür dönemde böyle olmaya devam edecektir.
Bu krizden ilk dersi çıkarması gereken sosyal demokratlar olmalıdır.
Dünyanın en gelişmiş kapitalist sisteminde devlet, bankaları, şirketleri kurtarmak için devreye giriyorsa, geniş yığınların aynı devletten kendilerinin eğitim, sağlık, konut gibi temel gereksinimlerinin karşılanması için devreye girmesini bekleme hakkı daha güçlü biçimde seslendirilebilecektir.
Tanıklık ettiğimiz belki de ulus devletin piyasalara son müdahalesidir çünkü piyasanın boyutu artık devletin bilinen sınırlarını çok aşmıştır.
Dünya yeni bir döneme giriyor.
Dileriz bu kan ve acı değil, daha adil bir düzenin temellerinin kurulacağı bir dönem olur.