kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Eylül 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ÖMER TAŞPINAR

Finansal kriz Obama'ya yarıyor

WASHİNGTON

Demokratların morali nihayet yavaş yavaş düzelmeye başladı. Son bir aydır John McCain kamuoyu yoklamalarında önde gidiyordu. Ancak ekonomide büyüyen kriz nihayet siyaset üzerinde etkisini göstermeye başladı. Finans krizi derinleştikçe ve de ekonomi kötüye gittikçe Barack Obama'nın "değişim istiyoruz" sloganı daha geniş kitlelerde kabul görüyor . McCain'ın ekonomiden pek anlamadığı Amerika'da herkesin malumu. Hatta McCain bile bunu birkaç kere itiraf etti. Seçimin ana gündeminin Irak ve dış politika alanından ekonomideki kötü gidişata doğru kayıyor olması bu nedenle Demokratlara ve Obama'ya yarıyor.
Cuma günü birincisi yapılan McCainObama televizyon tartışmasında ana konu dış politika olmasına rağmen, 90 dakikalık programın ilk yarım saati bütünüyle ekonomiye ayrıldı. Bu durum aslında normal karşılanmalı. Zira ABD 1929 "Büyük Buhranı"ndan bu yana en ciddi finansal krizi yaşıyor. Amerikan Kongresi batan şirketleri kurtarmak için 700 milyar dolarlık bir kurtarma planını bir haftadır gece gündüz tartışıyor. Bu rakamın büyüklüğü krizin boyutları konusunda herkeste ciddi endişeler yaratıyor. Böyle bir ortamda haliyle birinci gündem maddesi ekonomi oluyor. Irak, İran, Kuzey Kore, Rusya, Gürcistan gibi dış politika konuları ister istemez ikinci plana kayıyor.
Peki ekonomideki kriz neden Obama'ya yarıyor? Cevap basit. Halk krizden Bush yönetimini ve Cumhuriyetçi partinin ekonomik felsefesini sorumlu tutuyor. Konut kredisi veren kurumların ve batmakta olan finans şirketlerinin doğru dürüst devlet denetimi altında olmadan yıllardır istediği gibi at oynatmış olması krizin baş sorumlusu olarak görülüyor.
Bu vahşi kapitalizm ise tabii ki sağ partilerin tercihi olarak algılanıyor. Ne de olsa Reagan döneminde başlayan ve bugüne kadar gelen ekonomik anlayış hep devleti küçültmek, denetimi ve yasaları gevşetmek üzerine kuruluydu. Yani "Devlet gölge etmesin başka ihsan istemez" havası hakimdi.

92'de Clinton böyle almıştı
Oysa bugün bu anlayış ve bu anlayışın yarattığı şirketler birer birer batıyor. Sadece batmakla kalmayıp bir de utanmadan devletten yardım istiyorlar. İşte Amerikan halkı bu duruma tepkili. Eğer Amerikan Hazinesi batmakta olan bu şirketleri kurtarırsa halkın tepkisi daha da büyüyecektir. Bu 700 milyarlık şirket kurtarma projesine duyulan öfkeyi en iyi anlatan slogan son zamanlarda sık sık duyulur oldu: "Amerika: fakirler için kapitalizm, zenginler için sosyalizm uygulanan ülke."
Durum böyle olunca halkın Cumhuriyetçileri sandık başında cezalandıracak olmasına şaşırmamak gerek. İşte bu nedenle Obama'nın kazanma şansı kriz sayesinde artıyor. Bütün bunlar 1992'de Bill Clinton'un seçimleri kazanışını hatırlatıyor. O zaman da Beyaz Saray'da bir Bush vardı.
Baba Bush'un amacı dış politika ağırlıklı bir seçim kampanyası yürütmekti. Ne de olsa o dönem Irak Kuveyt'ten çıkartılmış ve Amerikan ordusu zaferle eve dönmüştü. Birinci Körfez Savaşı olarak tarihe geçen bu zafer seçimleri kazanmak için yeterli görülüyordu.
Ama genç Clinton seçimleri ekonomideki başarısızlık konusuna yöneltmek istiyordu. Zira Amerikan ekonomisi 1991'de durgunluk ve kriz sinyalleri veriyordu. Böylece o dönemin unutulmaz sloganı ortaya çıktı: "IT'S THE ECONOMY STUPID". "Ahmaklığa gerek yok, bütün sorun ekonomide" şeklinde tercüme edilebilecek bu slogan Clinton'a seçimleri kazandırmıştı.
Şimdi buna benzer bir durum yaşanıyor. McCain sürekli dış politika konuşmak istiyor, Obama ise içerdeki sorunlara odaklanıyor. Bakalım Obama Clinton'un 1992'deki başarısını tekrar edecek mi?