kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
7 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat

Ben de sosyeteye, zenginliğe özenirdim

Giriş Saati : 30.08.2008 18:16
Güncelleme : 30.08.2008 21:16
-Kitapta kahramanlar arasında yazar Orhan Pamuk da var. Öteki romanlarınızın kahramanları Cevdet Bey ve ailesini, Kara Kitap'ın kahramanı köşe yazarı Celal Salik'i, Pamuk ailesini, hatta sizin gençliğinizi de görüyoruz. 60'ların, 70'lerin İstanbul zenginlerini yakından gözlüyorsunuz.
- Bizim ailenin serveti tükenip dağılıncaya kadar, 50'ler, 60'larda, babamın ve annemin bazı ahbapları sayesinde alaycılıkla 'sosyete' denilen bu çevrelerde gezindim, bu insanlarla karşılaştım. Kemal'in de gittiği o zamanların kulüpleri, lüks lokantaları, ada gezileri, Uludağ'a kayak yapmaya gitmeler... Bazen bu zengin hayatından etkilenir, su kayağı, sürat motoru, şoförlü araba (o zamanların bir lüksü), Avrupa'dan yeni gelmiş pahalı eşya gibi şeylere özenirdim çocukluğumda. Bazen de bu zenginlerin bizden çok zengin olduğunu hissederek içime çekilirdim. Yaşım ilerledikçe bir iç sıkıntısına kapılarak susmaya başladım. Ben kitaplarla, resimle, edebiyatla uğraşmak istiyordum...

- Bütün batılılaşma, modernleşme özentilerine rağmen bekâret konusunun zenginler ya da 'sosyetikler' arasında da önemli bir konu, bir tabu olduğunu da anlatıyorsunuz...
- Bu hepimizin bildiği bir şey. Gazeteler, Anadolu'nun yoksul yörelerinde işlenen töre cinayetlerinden öyle bir söz eder ki, sanki bekâret konusu şehirde çoktan aşılmış bir şeymiş zannederiz. Ama çevremizden bunun böyle olmadığını biliriz. Bütün roman, bu yasak konunun etrafında geçiyor. Ama kimseyi özel olarak suçlamak istemedim. Konumuz Batılılaşmaya özenen modern seçkinlerin ikiyüzlülüğü değil; geleneğin gücünün trajik sonuçları! Asıl büyük konu ise mutluluk ve hayat...

- Film-sinema çevrelerinden, Yeşilçam'dan da söz ederken hem sinemada o yıllardaki sansürü, yasakçılığı anlatıyor, hem de bu işleri yapan insanlara, alaycı da olsa sevgi, şefkat gösteriyorsunuz.
- Bence iyi romanın sırrı şefkattir! Unutmayalım; bütün bu insanlar 1970'lerin baskıcı, yarı kapalı, sürekli sıkıyönetim ve yasaklamayla ayakta durmaya çalışan Türkiyesi'nde yaşıyorlar. Kadınlara baskı da elbette bunun bir parçası...