kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Ocak 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Dünya ekonomisi nereye gidiyor?

Yeni Haber
ABD mortgage sektöründe geri dönmeyen krediler sorununun alevlenmesiyle bozulan bilançolar ve fonların rekor düzeylerde zarar etmesiyle küresel sistemde gerginlik ve tüm dünya borsalarında adeta çöküş yaşanıyor.

1990 yıllarla birlikte ekonomi dünyasını etkisi altına almaya başlayan globalleşme, sanayileşmiş ülkelerle birlikte gelişmekte olan ülkelerinde dünya ekonomisindeki önemini artırdı.

Ancak globalleşme dünya ekonomisine özellikle üretim alanında çeşitlilik katarken yeni risklerin de doğmasına neden oldu. Bu risklerin başında ise yaşanan ekonomik krizlerin dünya piyasalarında saman alevi gibi yayılması geliyor.

1970 veya 1980'li yıllarda ülkeler ekonomik krize girdiğinde bu genellikle o ülkenin kendi kendine çözmesi gereken bir sorun olurken bu durum günümüzde artık çok farklı. Bugün dünya ekonomisi hep birlikte üretim yaparken krizlerin sonuçlarına da yine hep birlikte katlanıyor.

RESESYON NEDİR? Resesyon en az 6 ay ekonomik faaliyetlerde duraklama nedeniyle reel olarak milli gelirin düşmesi. Bugün söz konusu durum ABD'den başlamak üzere tüm dünyayı tehdit ediyor.

1998 yılında Rusya'da yaşanan döviz krizi, kürsel olarak yatırım yapan yatırımcılar yüzünden bir anda dünyanın sorunu haline geldi. Benzer şekilde 1997 yılında patlak veren Asya Krizi'nde de finans sektöründe yaşanan sıkıntılar bir anda önce tek tek ülkeleri, ardından bölgeyi daha sonra da tüm dünyayı etkisi altına aldı. 2001 yılında New York'ta bulunan Dünya Ticaret Merkezi'ne yönelik terör saldırısı, ABD ile eş zamanlı olarak tüm dünyayı etkiledi ve 3 yıl sürecek bir durgunluk sürecinin başlamasına neden oldu.

AB'DE DURUM

İlk olarak 2006 yılı ortalarında ABD ekonomistleri tarafından satır arasında dile getirilen gayrimenkul sorunu, 2007 yılı ortalarına gelindiğinde ABD'nin endişe duymaya başladığı ekonomik sıkıntıları arasına girdi. Para piyasalarının sıkışması ABD'li tüketicilerin tüketimlerini yavaşlattı. İşte bu gelişme sorunun tam anlamıyla küreselleşmesine neden oldu. Zira ABD dünyanın en büyük tüketicisi. Giyecekten yiyeceğe, elektronik eşyadan hizmet sektörüne kısaca dünyanın en büyük pazarı. Büyük pazarın tüketiminin yavaşlaması, bu pazara mal sağlayan diğer tüm ülkelerin zor duruma düşmesine neden oldu. ABD'nin en büyük ticaret ortakları Avrupa ve Asya ülkeleri.

ABD'nin AB ile olan yıllık ticareti 1 trilyon dolar, Asya ile olan ticareti de 1.2 trilyon dolar seviyesinde. Dünya ekonomisinin yeni yıldızı Çin ise bu unvana büyük ölçüde ABD ve AB'ye sattığı ürünlerle kavuştu. ABD tüketimi kısınca Çin elindeki malları satmakta zorlanacak. Avrupa ise ABD'ye yönelik satışlarının düşeceği ve gelirlerinin azalacağını bildiği için kendine tüketici yeni pazarlar arayacak. Ancak tüketim konusunda ABD'nin yerini dolduracak ülke olmadığında AB'yi de zorlu bir dönem bekliyor.

TÜRKİYE'DE SICAK PARA KAÇARSA KORKUSU


Türkiye'de rekor bir hacme ulaşan "sıcak para"nın kaçması korkusu gündeme geldi.

İYİMSER SENARYO

İyimser senaryoyu benimseyen piyasa aktörleri ABD yönetiminin 145 milyar dolarlık önlemi ve FED'in uygulamalarıyla finansal çalkantının büyük bir krize dönüşmeden önleneceği görüşünü benimsiyor.

KÖTÜMSER SENARYO

Ancak, karamsar senaryoya göre ise 2001 krizinde olduğu gibi kısa sürede ve yüklü miktarda yaşanacak olası bir sermaye çıkışının Borsa'da çöküş, DİBS faizlerinin hızla yükselmesi ve devalüasyonu beraberinde getireceği, bilançosu bozulan şirketlerin iflasıyla binlerce kişinin işsiz kalmasına yol açabileceği belirtiliyor.

Uzmanlar, yabancı yatırımcıların ellerindeki Türk hisse senetleri ve DİBS'leri satarak parasını ülkesine götürmesi yoluyla Türkiye'den büyük çaplı bir sermaye kaçışının ekonomide yol açacağı olumsuz gelişmeleri şöyle sıralıyor:

-Son yıllarda aşağıya inen döviz fiyatı hızla tırmanışa geçer,
-Bu gelişme, dövizden Türk lirasına dönen yurt içi yerleşiklerin de tekrar döviz alımına yönelmesine yol açar, birden patlayacak döviz talebini bu ekonomi karşılayamaz.
-Borsa çöker
-Faizler hızla yükselir.
-Enflasyon hızla tırmanışa geçer,
-Firmalar batmaya başlar, üretim azalır,
-İşsizlik hızla büyür,
-138.5 milyar dolarlık dış borcu bulunan özel sektör ciddi bir kur riski ile karşı karşıya kalır,
-Makro ekonomik göstergeler olumsuza döner.

TÜRKİYE'DE NE KADAR SICAK PARA VAR?

Sıcak para hacmi AKP tek parti hükümetlerinin iş başında olduğu son beş yılda 11 kat büyüdü. Söz konusu hacim 2002 sonunda 8.9 milyar dolar düzeyinde bulunuyordu.

Merkez Bankası ve Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, son beş yılda kartopu gibi büyüyen "sacak para" stokunda 2007 yılında da özellikle İMKB'deki hisse senedi portföyünden kaynaklanan rekor bir artış yaşandı. Yabancıların İMKB'deki hisse senedi portföyünün değeri geçen yıl yüzde 100.4 oranında 35 milyar 226 milyon dolar artarak 70 milyar 309 milyon dolara ulaştı. İMKB'deki hisse senedi adedinin yüzde 59'una sahip yabancılar piyasa değeri itibariyle ise Borsa'da yüzde 72.4 paya ulaştılar. 2007 sonu itibariyle yabancıların DİBS portföyü 31.8 milyar, mevduatları da yaklaşık 5 milyar dolar oldu.

Bu gelişmelerle yabancı yatırımların Türkiye'deki portföy yatırımlarının toplam hacmi, 2007 yılında yüzde 63.4 oranında 41.6 milyar dolar artarak 107 milyar doların üzerine çıktı.

SON BEŞ YILDAKİ REKOR BÜYÜME

Türkiye'deki sıcak para hacmi 2002 yılında 3.5 milyar doları Borsa'da, 3.6 milyar doları DİBS'te ve 1.8 milyar doları mevduatta olmak üzere 8.9 milyar dolar düzeyinde bulunuyordu.

Söz konusu stok izleyen yıllarda katlanarak arttı. 2003 yılında 16.9 milyar dolara, 2004'te 32.8 milyar dolara, 2005'te 58.2 milyar dolara, 2006'da 65.4 milyar dolara çıkan stok, geçen yılın sonunda da 107 milyar doların üzerinde gerçekleşti.

Tek parti hükümetinin sağladığı görece siyasi istikrar, uluslar arası finans sistemine entegrasyonun artması ve Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizini vermesiyle oluşan yüksek getiri ortamında hızla artan sıcak parada son beş yıldaki net büyüme ise 98.1 milyar dolar olarak belirlendi. Anılan beş yıllık dönemde sıcak para hacminde yüzde bin 102.7; diğer deyişle 11 kattan fazla büyüme yaşandı.

2002-2007 döneminde sıcak para hacminde yaşanan 98.1 milyar dolarlık artışın 66.8 milyar doları Borsa'dan, 28.2 milyar doları DİBS'ten ve 3.1 milyar doları da mevduattan kaynaklandı.

2008'DE BORSA PORTFÖYÜNDE HIZLI ÇÖZÜLME

Ancak yabancıların "sıcak para" olarak adlandırılan Türkiye'deki portföy yatırımlarında en büyük bölümü oluşturan İMKB'deki hisse senedi portföyü, dış piyasalardaki gelişmelere paralel olarak bu ay hızla çözülmeye başladı. Yabancıların hisse senedi portföyü 2007 sonundaki 70.3 milyar dolarlık düzeyinden 21 Ocak itibariyle 56 milyar dolara geriledi. Ocak ayının ilk 21 gününde Borsa endeksi yüzde 18 gerilerken, dolar kuru yüzde 3.8 arttı. Yabancıların yaklaşık 32 milyar dolarlık DİBS portföyü, YTL cinsinden tutarı azalırken, kurdaki artışla yaklaşık aynı düzeyde kaldı. Yabancıların 5 milyar dolar dolayında mevduatı ile birlikte toplam sıcak para hacmi 100 milyar doların altına geriledi.

SABAH İNTERNET