kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Filiz'le evlenmeseydim ölecektim

Tuluhan Tekelioğlu
İLİŞKİLİ HABERLER
Filiz'le evlenmeseydim ölecektim
Filiz Vural
* Evde alışverişi Engin yapar. Yemek işinde de ustadır. Ama mutfağı çok dağıtır.
* Tek başına 1 kilo cevizi alır, kırar ve yer. Bizimle paylaşmak aklına bile gelmez.
* Bencilliği sanatçılığından gelir. Çapkın olsaydı, kadın oyunculardan biriyle evlenirdi.

Engin Çağlar
* Bir yere giderken Filiz bir türlü hazırlanamaz. Evin içinde dolaşmaya, söylenmeye başlarım.
* 18 yaşında 18 gül hediye ettim Filiz'e. Vazoya bile koymadı çiçekleri, alındım. Ondan sonra eve hiç çiçek getirmedim.
* Televiyonun başına birlikte oturduğumuz enderdir. İzlediklerine tahammül edemem. O da küsüp gider.

Birkaç hafta önce bir mektup aldım. "Size yazdığımı bilmesinler, annemle babamın çok mutlu bir evlilikleri var!" cümlesiyle başlıyordu bu email. Evde bir gün bile kavga edilmemiş. Anne her problemin üstesinden gelmiş. Baba, huzuru ve yavaşlığıyla eve dinginlik getirmiş. İki erkek çocuk, koskoca delikanlı olmalarına rağmen bu huzurlu yuvadan bir türlü kopamamış. Abisi Çağlan 31 yaşında, bana mektubu yollayan Eser ise 24. Babaları, bir zamanlar yakışıklılığıyla kadınları kendine âşık eden Yeşilçam'ın jönlerinden Engin Çağlar! Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan iyi kalpli, güzel mi güzel anneleri ise, 1972 Avrupa Güzellik Kraliçesi Filiz Vural! Lise öğrencisi Filiz, aynı sokakta oturduğu ve hayran olduğu Robert Kolej mezunu, salon filmlerinin ünlü aktörü Engin Çağlar'a bir ödevi için röportaj yapmaya gelir. Engin Çağlar, görür görmez Filiz Vural'a âşık olur. Bir daha görebilmek için ödevini alıkoyar. Birkaç gün sonra yeniden gelen genç kıza, biraz daha sohbet edebilmek için gazoz ikram etmek ister. Filiz Vural'ın cevabı, "Kesinlikle içmem," olur. Haftanın altı gününü Şan, Konak, Gazi sinemalarında günde iki film seyrederek geçiren genç kız için gazoz, kötü niyetli erkeklerin içirdiği, iffet bozucu içecektir! Gün geçer, Engin Çağlar kendisinden 15 yaş küçük olan Filiz Vural'a evlenme teklif eder. O sırada Vural güzellik kraliçesi seçilmiş, Tunus'ta yapılan Avrupa Güzellik Yarışması'nda da kraliçe ilan edilmiştir. Gelen teklifler içinde bir tek Engin Çağlar'a "Evet," der... Kralla kraliçe evlenirler, iki oğulları olur... Mutlu bir hayat yaşarlar. Hikâyenin özeti bu. 35 yıllık evliler. Ancak kraliçenin röportaj sırasında söylediği bir cümle, beni etkiledi. "Engin'e hiç âşık olmadım. Aşk nedir bilmiyorum. Bunu hiç yaşamadım." Mutluluk için aşk mı önemlidir, ideal eşi bulmak mı? Yoksa eşinizin size olan aşkı mı? O kadar mutlular ki, kafam karıştı.

- Birbirinizi bu sokakta tanımışsınız. Ve hâlâ aynı aile apartmanında yaşıyorsunuz...
- Engin Çağlar
: 50 senedir bu sokakta yaşıyorum. İkimizin de aile apartmanı bu sokakta. Çocuklar da çok seviyor...

- Neden hâlâ çocuklarınız sizinle birlikte yaşıyor?
- F.V: Ailemizden böyle gördük. Bazen kız arkadaşlarını benimle tanıştırıyorlar. "Sana kız beğendirmek zor anne," diyorlar.
- E.Ç: Geç evlendim. 32 yaşındaydım. Oğullarım daha vakit olduğunu düşünüyor, evlilik için.

- Siz evlendiğinizde kaç yaşındaydınız Filiz Hanım?
- F.V: 19 yaşındaydım. Engin'le aynı sokakta oturuyorduk. Onlarınki birkaç apartman aşağıdadır. Övet apartmanı. Engin'in asıl soyadı Övet'tir.
- E.Ç: Ben de o apartmanda bekâr oturuyordum. Aileden erken ayrılmıştım. Almanya'ya üniversite (iç mimarlık) okumaya gitmiş, dönünce de burada kalmaya başlamıştım.

- İlk ne zaman karşılaştınız?
- E.Ç:
Filiz lise ikideydi. Ben de Yeşilçam'ın hızlı zamanında filmlerde oynuyorum. Kapımızın önünden geçerdi, güzel bir kızdı. Filiz'in küçük kız kardeşi de gelir benden imzalı fotoğraf isterdi. Bir gün, ablasının edebiyat dönem ödevi olduğunu, röportaj için bana gelmek istediğini söyledi. Gelen o güzel kız! Ve elinde 30 soruluk bir ödev...

- O defteri hâlâ saklıyor musunuz?
- F.V:
Aslını alınca, deftere gerek kalmadı. (Ha ha ha)
- E.Ç: Sorular kalsın dedim. Bir daha görebilmek için.
- F.V: Engin'le röportaja gittiğimizde "Gazoz, meşrubat içer misiniz?" diyor. Yanında menajeri de var. Israrla "İçmem," diyorum. O zamanlar koyu bir Türk filmi izleyicisiydim. O filmleri çok seyrettiğim için, hani malum, kız gazozu içer, ertesi gün uyanır "Ah bana ne oldu," der. Kabul etmedim.