kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Ekim 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

35 ölüyü orta yerde hatırlatmayın ve mümkünse uluorta hatırlamayın!

Masal şu:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, "Burası demokrasi okulu, burada çok şey öğrendim" dediği Avrupa Konseyi başkenti, Fransa kenti Strasbourg'a gider.
"Strasbourg'da, Fransa'da, Avrupa'da mukim vatandaşlarının sivil toplum örgütleri" yle bir araya gelir.
Dertlerini, taleplerini dinlemek, belki çözüm aramak, belki ilgili yerlere iletmek, belki onlara bir umut vermek, bir yol göstermek için.
İyi yapar.
Masallar böyle iyiliklerle doludur zaten. Hatta telkinde de bulunur:
"Birlikte yaşamanın temellerini geliştirelim. Ayrılıkları değil, ortak yönlerimizi ön plana çıkaralım. Aramıza kalın çizgiler çizmeyelim."
Sonra, masal bu ya, "Fransa Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı" da konuşmaya başlar.
Ne bileyim işte, "laik devletin zorunlu din dersleri" nin kalkmasını da ister; bir de...
Der ki, "Sivas'ta yakılan, aralarında şairlerin, yazarların, sanatçıların da bulunduğu 35 kişinin öldürüldüğü Madımak Oteli hala et lokantası olarak çalışmaktadır. Orası 35 kişinin anısına da müze yapılmalı. Almanya, 5 Türk'ün yakıldığı Solingen'de anıt dikti."
Galiba masalın bir yerinde, tam şunu dediği sırada...
"1993'te 35 aydının Madımak Oteli'nde vahşice yakılmaları..."
Çeşitli "milliyetçi, milli görüşler" den "Avrupalı vatandaşlarımız";
"Birlikte yaşamanın temellerini geliştirmek, ayrılıklarımızı değil ortak yönlerimizi ön plana çıkarmak, araya kalın çizgiler koymamak" üzere;
"Şerefsizler" den başlayıp son sürat küfür kıyamet ayaklanır, "atın bunu dışarı" diye bağırır. Bağırır. Bağırır.

Asım Bezirci, Gülsüm Karababa, Metin Altıok, Nesimi Çimen, Behçet Aysan, Muhlis Akarsu ile karısı Muhibe, Hasret Gültekin
ve diğerleri;
O gün 16'sında olan Asuman ile 19'undaki Yasemin Sivri, 17, 18 yaşlarındaki Özlem, Nurcan Şahin, 17'sindeki Menekşe Kaya' nın en son duydukları sesler bunlar değildi.
Çığlık çığlığa bir alevde, 12 yaşındaki Koray Kaya da bağırıyordu. Yanmasaydı, bugün 26 yaşındaydı.
Bir otele, saza, söze, şiire, türküye, Pir Sultan' a, 10 bin, 20 bin kişilik yakma, linç, katliam ahalisi olarak, "ötekiler Alevi" diye hücum edenlerden, alevlerden kurtulanları, mesela Aziz Nesin' i de linç etmek isteyenlerden 30 kadarı mahkum oldu.
Peki ama; bir talep söylenir, beğenilir beğenilmez, yerine gelir ya da gelmez; "demokrasi okulu" Strasbourg'daki çok sayıda "milli" vatandaş, toplu bir suçu, caniliği, kundağı, katliamı, kitlesel çılgınlığı hala nasıl olur da benimser, toz kondurmaz, "vahşet" denince, diyeni en azından dövmek ister?
Tabii, masallarda hep iyi de olmaz!
Ama masalı esas masal yapan şuydu:
O güzel sözlerin, şefkatli telkinlerin sahibi, "demokrasi okulu mezunlarından" Cumhurbaşkanı, "et lokantası yerine müze" diyenlere ve bu yüzden küfürle üstüne yürünenlere, gazete haberlerine göre, şöyle tavsiyede bulundu:
"Bu tür konuşmaları geniş kitleler önünde değil, heyetler arasındaki görüşmelerde yaparsanız iyi olur."
Mesele ve masal budur işte.
"Demokrasi" nin Strasbourg'da da, Sivas'ta da, İstanbul ve Ankara'da da masallaştığı, şapşallaştığı, afalladığı bir sürü yerden biri:
Öyle her şeyi uluorta konuşmayacaksın. Tahrik etmeyeceksin. Çoğunluğa asla rahatsızlık vermeyeceksin. Araziye uyacaksın. Sineceksin. Susacaksın. Suçu dahi kınayamayacaksın. Ölenleri anamayacaksın. Eti yiyecek, alevi soramayacaksın.

Not: Masallar diyarında olay şöyle gelişiyor: Bu sefer sizi "Alevi" sanıyorlar. Astsubay hakkı savunursan babanı astsubay, uzman çavuşun ezildiğini söyleyince akraba biliyorlar. Kürdün hakkıyla Kürt, Çeçen'in hukukuyla Çeçen, türbanlı kızın eğitim hakkında cumhuriyet düşmanı, işgali kınayınca Saddamcı oluyorsun. Kızılderilileri yazınca Kızılderili, Filistinliyi savununca Filistinli mi olunuyor? Daha doğrusu, birisinin hakkını savunmak için ille o mu olunmalı! Bunu heyetler arasında bir görüşelim! İyi olur.