kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Salağa yatmayın' şu sözlüğe bakın!

BELGİN ÇOBAN
Bu gece 'alemlere akmadan', bir kitapçıya girip 'Lumpen Sözlüğü' isimli kitabı 'kapın'! "Bizi bozar" demeyin, tiyatrocu Levent Tülek'in hazırladığı sözlüğü, 'filmi koparmadan' önce okuyup kendinize bir 'güzellik yapın!' Hemen 'ayar olmayın' canım, amacım sizi 'gaza getirmek' değil, biraz 'façanızı almak'!..
Kitabın adı 'Lumpen Sözlüğü'... Anlaşılacağı üzere kelimelerin anlamlarının ve kullanım yerlerinin örneklerle anlatıldığı bir kitap. Ancak bu sözlükte 'öyle' her kelime yok! Sadece toplumun bir kesiminin; 'lümpen' kesimin kullandığı sözcükler var. Tiyatrocu Levent Tülek'in kaleme aldığı sözlükte 319 kelimenin mana ve önemi açıklanıyor. Tülek, Sel Yayıncılık'tan çıkan kitabının başında kökeni Almanca'da 'lumpen' olarak bilinen, Türkçe'ye ise 'lümpen' olarak giren kelimeyi şöyle açıklıyor:

TÜLEK'İN BİR DERDİ VAR
"Marksçılık akımına göre toplumsal sınıf bilinci olmayan. İçinde bulunduğu toplumun kültürüne yabancı düşen, 'sözde' bilgili tutum ve davranışlarıyla itici olan..." Tülek'in bu kitabı yazmak için elbette bir nedeni, daha doğrusu bir derdi var. Şöyle ki: "Yerleşik olmayan bir kültürün var ettiği bu dil, görünmez bir ağ gibi çevremizi sarmakta! 80'li yıllarda artan ve Özal döneminde doruğa çıkan umutsuz, politikasız, geçmişsiz ve geleceksiz kitlenin, günü yaşayan, köşeyi dönmek isteyen, kırla kent arasında sıkışıp kalmış insanların kodladığı bir dil bu... Ekonomik, kültürel ve sosyal çürüme gösteriyor ki, lümpenlik arttıkça dil 'zenginleşecek'. En tepedeki politikacıdan okuldaki hocaya, spor antrenöründen gazetecilere herkesin diline pelesenk oluyor, olacak... Bize de belki acı acı gülmek kalacak..."

HAYATIMIZIN İÇİNDE!
TDK'ya göre 'Sınıfsız. Ayaktakımı' anlamına gelen lümpen kesimin konuştuğu dile ait kitaptaki kelimeleri okudukça, Tülek'in derdini daha iyi anlayacaksınız. Çünkü neredeyse anlamını bilmediğiniz pek kelime yok gibi... (İsterseniz, dönüp spotu tekrar okuyun...) 319 kelime arasından hala duymamış ya da öğrenmemiş olabileceklerinizi ise yan sütunlarda sıraladık. Alfabe sırasına göre yer alan sözcükler arasında; eksik olan harfler de bulunuyor çünkü artık onlardan bilinmeyen bir kelime bile kalmamış...

ATEŞLEMEK: Birine para vermek. Koltuk çıkmak. Destek vermek. Sigara istemek anlamında da kullanılır. Örnek: Baba oradan bir on kağıt ateşle be... Berbere gidip bir faça yapalım!

BAFİLEMEK: Biriyle cinsel ilişkiye girmek. Ör: Her gün Sultanahmet'e takılıyorum, kesin bir tane düşüyor... Nez yok, niyaz yok, İstanbul'u gezdiriyorum, yediriyorum, içiriyorum, bafiliyorum... Turizm hesabı!

ÇOCUKLAR: Magazin, spor ve siyaset dünyasında göz önündeki medyatik kişilerin gazeteciye seslendiği hitap şekli. Ör: Tamam çocuklar, çekmeyin lütfen! Ay sizin yüzünüzden de insan bir yere çıkamıyor valla...

DEVE ETTİM: Bir şeyin üzerine konmak. Çalmak. Aşırmak. Kapmak. Punduna getirip sahiplenmek. Üstüne yatmak. Bir şeyi alıp geri vermemek. Yasadışı yollardan sahip olmak. Ör: Açtım abi Kahire radyosunu... Beş parçayı deve ettim... Süper söz yazdım üstüne. Yazın bütün beach'lerde, kulüplerde dönmezse eşek gibi anırırım...

EKMEĞİNDEYİM: Suya sabuna dokunmamak. Sadece kendi hayatını kazanıp, yaşayıp başka hiçbir şeyi önemsememek. Para kazanmak için yapılan her şeyin mübah olması. Toplumsal sorumluluklardan kaçmak için söylenen kaçamak bir söz. Ör: Sayın komiserim, vallahi tesadüfen geçiyordum eylemcilerin arasından ya! Benim bunlarla işim olmaz, ekmeğindeyim ben...

FARAŞ: Adı kötüye çıkmış kadın. Çok fazla kişiyle birlikte olmuş kadın. Edepsiz, ağzı bozuk şirret kadın. Ör: Teyze, senin kızın çoktan faraş olmuş, onu götürmeyen kalmadı.

GÜVERCİN TAKLA: Duruma göre taraf değiştirme. Çıkara göre davranma. Ör: Sporculardan dini cemaatlere, siyasetçilerden mankenlere kadar herkes sürekli güvercin takla halinde...

HAP YAPMAK: Bir malı, parayı ya da değeri, emek harcamadan kazanmak. Ör: Baba bir hap yapma be, o iskambillere biz de dokunuyoruz, içine ettin oyunun ya!

İLİK: Çok güzel, çok çekici ve alımlı, çok seksi, çok narin, genç taze kadın. Ör: Her tarafta ilik gibi hatunlar, şeş beş oldum...

KENE: Para. Nakit para. Hazır para. Ör: Anne biraz kene uçlan oğluna be! Maça gideceğiz arkadaşlarla...

LAPİN: Gerekli gereksiz her konuya dahil olan. Bilip bilmeden herhangi bir olaya veya konuşmaya giren. Anında oltaya gelen. Kendisine yapılan en saf aldatmacaya inanan. Ör: Adam, 'Fazla bilet nereden bulabilirim, oğlumu getirdim, çok istiyor maçı seyretmeyi' deyince bizimki lapin gibi atlamış salak.. On liralık bilete yüz çekince herif paketlemiş bunu. Sivilmiş meğerse...

MATKAP: Çapkın erkek. Aktif ve sürekli kadınlarla birlikte olan kişi. Çapkın olarak adı çıkmış. Jigolo. Çıkarına göre kadınlarla birlikte olan. Ör: İbrahim abi harbi matkaptır. Kel, kör ayırt etmez. Hayatta kaçırmaz. Şöyle uzaktan baksın yeter...

OPERASYON: Cinsel ilişki. Karşı cinsle buluşma, birlikte olma. Ör: -Operasyon nasıldı kanka? - İşlem tamamdır. Mest ettim hatunu!

ÖRDEK: Genelde minibüsçülerin kullandığı bir sözcük. Yolun kenarında araç bekleyen yolcu için kullanılır. Örneğin otobüs duraklarında bekleyen yolcu ördek değildir. Ör: -Salih abi, sağda ördek var... - Solda da polis var! - Sen hiç durma, kapıyı aç, ben çekerim onu minibüse...

PANSUMAN: Sevişme, cinsel ilişki. Ör: -Nasıldı Bodrum, abi? Var mıydı manita falan? - Olmaz mı be oğlum... Her gün pansumandaydık...

TUNÇ KESMEK (OLMAK): Bir olay karşısında şok olmak, donup kalmak. Çok korkmak. Ör: Alacağı tahsil için gittiğimizde tunç kesti lavuk... 5 dakika önce cepten aradığımızda 'Malatya'ya mal almaya gittim, pazartesi uğrayacağım, söz' demişti halbuki...