kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Haziran 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Arınç 367 gerekçesini ikna edici bulmadı

Yeni Haber
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesinin, ''Cumhurbaşkanı seçiminin birinci ve ikinci turunda toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği'' yönündeki kararının gerekçesini değerlendirirken, ''Ben bu gerekçeyi, kendi şahsi hukuki görüşüm çerçevesinde, bu konuda yaptığım araştırmalar, Mecliste yaptığım konuşmalar, uygulamaya yönelik ortaya koyduğum çerçeve içerisinde ikna edici ve hukuki zemini olan bir düşünce olarak görmüyorum'' dedi.

CNN Türk'te yayınlanan ''Editör'' programına katılan Arınç, ''Anayasa Mahkemesinin Cumhurbaşkanı seçimi konusunda '367' şartı aranmasına ilişkin gerekçeli kararı'' konusunda görüşlerini açıkladı.

Gerekçeli kararın açıklanmasını önemli gördüklerini belirten Arınç, ''Anayasanın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları gerekçesi ile birlikte yayınlanır. Gerekçesi daha sonradan yazılmaz. Ancak iş yükünden dolayı bu gerekçeler daha sonra yayınlanıyor. Hatta bazen gerekçesi yazılmamış kararlar da elimizde mevcut'' diye konuştu.

''BU ÇOK BÜYÜK BİR ÇELİŞKİ''

''Cumhurbaşkanı seçimi sürecinin kilitlenmesi, yapılan Anayasa değişikliklerinin kısmen referanduma, kısmen de Anayasa Mahkemesine gitmesi ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin 16 Mayıs'ta bitmesine rağmen yenisi seçilene kadar göreve devam ediyor olması bir fasit döngüyü, bir kısır döngüyü ortaya çıkardı'' diyen Bülent Arınç, ''Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararına bakmak, okumak mümkün oldu. Bundan dolayı kendimizi bahtiyar sayıyoruz'' dedi.

Bütün soruların cevaplarının bir kaç noktada özetlenebileceğini ifade eden TBMM Başkanı Arınç, şöyle devam etti:

''Bu defa bu karar 9'a 2 verilmiş görülüyor. Halbuki ilk incelemede 4 üye, 'Bu meclis kararıdır. Bu Meclis kararları Anayasa Mahkemesine tabi değildir. Biz bu işleme bakamayız' diye oy kullanmış. Bunların içinde Sayın Başkan Tülay Tuğcu da bulunmaktadır. Ancak bu 7'ye 4 reddedilince işin esasına girilmiş. Bu sefer de o iki üye, ''Madem işin esasına girildi.Biz de 367 yanlısıyız' diye oy kullanmışlar. Bence bu çok büyük bir çelişki. Çünkü Anayasanın 148, 149 ve 150. maddeleri...'Anayasa Mahkemesi nelere bakar, nelere bakmaz' denilirse, Meclis kararları bu denetimin içinde görülmüyor. Yargısal denetime tabi değil. Ancak bir şekilde 'Yeni bir içtüzük ihdas edilmiştir', 'Bir dolanma vardır' gibi gerekçelerle bazen Anayasa Mahkemesi bunları denetim içine alabiliyor.

Başkan Tülay Tuğcu ve diğer üyenin muhalefet şerhi çok doyurucu, 'Biz Meclisin siyasi kararlarına denetim yapamayız. Bu bizim işimiz değildir' diyorlar. Bunun bundan sonra da düşünülmesi lazım.''


YENİ BİR DÜZENLEME

Arınç, Anayasa Mahkemesi kararı olduğu için buna uymak zorunda olduklarını belirterek, ''Zaten uymuş bulunuyoruz. Ama Anayasa Mahkemesi kanun koyucu değildir. Bir işlemi iptal eder, yasa koyucu yasama meclisi tekrar yeni bir kanun maddesi veya Anayasa maddesi yapabilir. Dolayısıyla biz bundan sonra Anayasa Mahkemesi kararına göre cumhurbaşkanı seçmek durumunda değiliz. Yasama organının bu konuda yeni bir düzenleme yapması ile karşı karşıyayız'' diye konuştu.

Gerekçeyi ''tatminkar ve ikna edici'' bulmadığını söyleyen TBMM Başkanı Arınç, ''Anayasa Mahkemesi bir kanunun bir maddesini iptal edip, 'onun yerine şu maddeyi koydum' diyen bir organ değildir. Sadece iptal eder veya reddeder'' dedi.

Şimdiki Anayasa Mahkemesi kararına göre, şu anda Cumhurbaşkanı seçimine gidilse TBMM Genel Kurulunda 367'yi araması ve mevcutsa tura başlaması gerektiğini anlatan Arınç, şöyle devam etti:

''Ben gerekçeyi, kendi şahsi hukuki görüşüm çerçevesinde, bu konuda yaptığım araştırmalar, Mecliste yaptığım konuşmalar, uygulamaya yönelik ortaya koyduğum çerçeve içerisinde ikna edici ve hukuki zemini olan bir düşünce olarak görmüyorum.

Benim bu gerekçeden anladığım; Cumhurbaşkanı seçimleri diyor ki; 102. madde bunu yazdığına göre, içtüzüğün 121. maddesi 102. maddeye atıf yaptığına göre, 'ben cumhurbaşkanı seçimi turlarında üçte iki çoğunluk ararım' diyor. Ancak nitelikli karar yeter sayısı isteyen mesela 'afla ilgili, Anayasa değişikliği ile ilgili Meclis Başkanlığı seçimi ile ilgili olanlarda aramam' diyor. '102. madde sadece Cumhurbaşkanı seçimine yönelik hem toplantı yeter sayısı hem karar yeter sayısıdır' diyor.''


MECLİS BAŞKANI SEÇİMİ

Meclis Başkanlığı seçiminde ise bundan sonra da bundan önce yapıldığı gibi asgari 184 toplantı yeter sayısı aranacağını anlatan TBMM Başkanı Arınç, ''İlk iki turda 367, son üçüncü turda 276, son dördüncü turda da üçüncü turda en çok oy almış iki aday arasından hangisi en çok oy alırsa onunla bitmiş olacak'' diye konuştu.

''Anayasa Mahkemesi bir sihirli kelimeye takılmış o da 'uzlaşmadır' diyor. İkincisi ise '367'yi her halükarda ararım' diyor'' diyen Arınç, ''Ama bu kararın gerekçesinin böyle açıklanmış olması 366 üyeyi bir tarafa koyuyor, 184 üyeyi bir tarafa koyuyor. Demokrasiler çoğunluğun herşeyiyle egemen olduğu rejimler değil, ama azınlığın da çoğunluğa tahakküm ettiği rejimler değil. 366'lı bir çoğunluk 367'yi bulamadığı için 184'ün isteğini yapmak zorunda kalacak. 184 milletvekiline sahip bir parti gelecek 'benim istediğimi seçmek zorundasın' diyecek...'' dedi.

''Uzlaşmanın nasıl olacağı'' şeklindeki bir soruya ise Arınç, ''Şöyle olabilir. Rahmetli Ecevit o dönem Hüsamettin Özkan ile Cumhurbaşkanı seçimi için geldiklerinde ben o zaman Fazilet Partisinin grup başkanvekili idim. Cumhurbaşkanı için bize teklif ettikleri 4 ismin dördü de olmadı. Başka bir isim ortaya çıktı. 'Siz bize 5 tane isim verin, biz onlardan bir tanesini seçip size bildirelim veya biz size 5 isim verelim, siz onlardan bir tanesini aday gösterin' dedik. Buna hayır dediler evet demediler'' yanıtını verdi.

''22 Temmuz seçimlerinden sonra sizin o zaman ortaya attığınız bu görüş uzlaşma formülü olarak yeniden gündeme gelebilir mi?'' sorusu üzerine TBMM Başkanı Arınç, ''Elbette gelebilir. Bu seçimin öncesinde de gelebilirdi...'' diye konuştu.

"ÖNÜMÜZDEKİ SİYASİ SÜRECİ MUTLAKA GÖRMEMİZ LAZIM"

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 5 parti tarafından aday gösterildiğini hatırlatan Bülent Arınç, ''Sezer, 500 kişi tarafından seçilmeliydi, 300 oyla seçildi. Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı seçilmesi sırasında 2 parti içeri girmedi. Bir parti 'bende çoğunluk var, grubumdan çıkması doğrudur' derse buna yanlış demenin anlamı yok'' diye konuştu.

Siyasi liderlerin çok daha uyumlu ve anlayışlı olmaları gerektiğini belirten Arınç, ''Anavatan Partisi cumhurbaşkanı seçimine katılmış olsaydı, bugün tartışılan konular gündemde olmayacaktı'' dedi.

Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'ün ilk oyda aldığı 357 oyun son 25 yılın en yüksek rakamı olduğunu kaydeden Arınç, ''Bunu gözardı edemeyiz. Ben şundan korkuyorum, 'uzlaşma arayacaksın benimle, benim ayağıma geleceksin, önümde diz çökeceksin' diyecekse, 'Şunu isteyeceğim senden, bunu da yapacaksın' diyecek çıkarsa buna ram olan iktidar parti, uzlaşmayı kabul etmiş bir iktidar mı olur? Makul, anlayışlı, görüşerek, bazı isimler üzerinde görüş alışverişinde bulunarak görüşme yapılmasını hatta sıfır noktasında meseleye olumlu yaklaşmanın fevkalade doğru olacağına inanıyorum'' diye konuştu.

''NE ADAYIM NE ADAY DEĞİLİM''

TBMM Başkanı Arınç, seçimden sonra Abdullah Gül'ün adaylığının devam edip etmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, ''Bugünden yarına hiç kimsenin adaylığı söz konusu değil. Ne benim, ne Abdullah Gül'ün ne sizin ne de bir başkasının. O ayrı bir süreç. Cumhurbaşkanını halk seçecekse ayrı bir süreç. Parlamento seçecekse ayrı bir süreç'' dedi.

Abdullah Gül'ün adaylığında hiçbir eksiklik olmadığını vurgulayan Arınç, Gül'ün aldığı oy, Parlamentodaki birleşme, kamuoyundaki olumlu izlenimin kendisine ''iyi bir aday olarak kabul edildiği noktasında'' tam bir fikir verdiğini söyledi.

Bülent Arınç, ''Ama hayatın olağan akışı içinde, siyasetin doğası içinde adaylığı 2 ay, 3 ay, 6 ay sonrasına taşımak siyaseten doğru bir şey değil. Bunu belki bugünden ilan etmek lazım. Sayın Erdoğan, Sayın Gül açısından da benim bugünden yarına adaylığım söz konusu değildir. O günün şartları neyi gerektirirse; aday olabilirim de olmayabilirim de... Önümüzdeki siyasi süreci mutlaka görmemiz lazım. 'Ne adayım ne aday değilim' diyorum. Bugünden yarına hayatta kalıp kalmayacağımı bilmeyen insanım.''

SEÇİM SONRASI ÇALIŞMA TAKVİMİ...

Bülent Arınç, seçim sonuçları konusunda ise iki partili parlamentonun oluşabileceğini, ama 3 partili bir Meclisin de sürpriz olmayacağı yönünde tahminde bulundu.

22 Temmuz Milletvekili Genel Seçimlerinden sonra Meclisin tahmini çalışma takvimi hakkında bilgi de veren Arınç, Yüksek Seçim Kurulunun kesin sonuçları 29 Temmuzda ilan edeceğini, 5 gün sonra yani 3 Ağustosta Meclisin olağan toplanarak milletvekillerinin yemin edeceğini bildirdi.

En yaşlı milletvekilinin geçici başkan olarak görev alacağını, yeminden sonraki ilk 5 gün içinde TBMM Başkanı adaylarının belli olacağını belirten Arınç, sonraki 5 gün içinde yani 13 Ağustosta Meclis Başkanının seçileceğini söyledi.

Daha sonra partilerin başkanvekili, idare amiri, katip üyeleri seçmeleri sonucu Başkanlık Divanının oluşacağını anlatan Arınç, Hükümetin istifası, yeni Başbakanın yeni Hükümetin görevlendirilmesinin yaklaşık 6 Ağustos günü olacağını, 11 Ağustosta program okunup, güven oylamasının ise 16 Ağustosta tamamlanacağını, bu işlerin en fazla 22 Ağustosa kadar sarkabileceğini bildirdi.

''BU SARMALDAN ÇIKMANIN YOLU...''

TBMM Başkanı Arınç, Hükümetin güvenoyu almasından sonra Mecliste Cumhurbaşkanı seçimine gidileceğini belirterek, ''Önümüzde iki engel var. Madem Parlamento seçemedi halk tarafından seçilmesi kabul edildi. Bunun için de Anayasa Mahkemesine başvurdular. Anayasa Mahkemesinin vereceği karar doğrultusunda cumhurbaşkanının nasıl seçileceği kesinlik kazanacak'' dedi.

Anayasa Mahkemesinin, Anayasa değişikliklerini esas bakımından değil, şekil bakımından inceleyebileceğine dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:

''Anayasa Mahkemesi, seçimden önce karar vermek durumunda. Anayasa değişiklik paketinin bir maddesi de 11. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçimi öngörülüyor. Anayasa değişikliği netleşmemişken, 'cumhurbaşkanını Mecliste seçeriz' diyemiyorum. Anayasa Mahkemesinin bunu ya kabul etmesi ya ret etmesi lazım.

Seçimlerden sonra oluşacak Meclisin, 'referandum tarihini mi bekleyelim, yoksa cumhurbaşkanını mı seçelim' demek için Anayasa Mahkemesinin kararını beklemesi lazım. Referandum 4 ay içinde yapılıyor. Onun akıbeti de meçhul. Bu sarmaldan çıkmanın yolu, Mahkemenin vereceği kararlara bağlı. Eğer Anayasa Mahkemesi başvuruyu kabul ederse, Meclis 22 Ağustostan sonra cumhurbaşkanı seçimi sürecine girecek.''

''BU TÖKEZLEMEYİ İSTEYENLERİN OLDUĞUNA İNANIYORUM''


Bülent Arınç, ''Cumhurbaşkanı seçimi sürecinin yönetiminde herhangi bir hata yapılıp yapılmadığına'' ilişkin bir soruyu ise şöyle cevaplandırdı:

''Hata varsa müşterektir. Bazı partilerin, bazı genel başkanların, uzlaşmaz tutum takınması, isim belirtmesi, o partinin içerisine bazı isimler telaffuz etmek suretiyle acaba bölebilir miyim endişesine düşmesi... Çünkü bir yıl öncesinden 'bu Meclis bunu seçmesin' diyerek başladılar. Daha sonra 'şu adam mutlaka sıkıntı çıkaracak' diyerek beni işaret ettiler. Daha sonra 'eşinin başı örtülü olursa şunlara bunlara karşı olmak anlamına gelir' dediler. Askere yönelik sorular sordular. O süreç içerisinde Meclisteki siyasi parti gruplarıyla, oy verecek milletvekilleriyle belki birebir görüşmeler yapılabilirdi. Ama sıkılı yumrukla el sıkılmaz. Siyasi parti liderlerinin de bu konuda bunu arzu eder durumda olması lazım. Bu süreç içerisinde bu tökezlemeyi isteyenlerin olduğuna inanıyorum. Sürecin iyi gitmemesini arzu eden bir takım çevrelerin, bir takım komplikasyonlar meydana getirmek istediklerini hem tahmin ediyorum biraz da hissediyorum. Dolayısıyla bir kişiye sorumluluk vermek ya da 'başarısızdı' demek doğru olmaz.''

''BEN O KADAR KORKUNÇ İNSAN DEĞİLİM''

''Kendisinin dışlanmış olduğuna ilişkin yorumlar yapıldığının'' hatırlatılması üzerine Arınç, ''Hayır, hiç hissetmiyorum. Ama, bu özlem, bu korku bazılarında var'' dedi.

Bir televizyon kanalında yayınlanan Liderler Zirvesine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bir gazetenin genel yayın yönetmeninin ''Bülent Arınç, yine Meclis Başkanı olacak mı?'' diye sorduğunu belirten Arınç, ''Benim yeniden Meclis Başkanı olmam, birilerinin uykularını kaçırtıyor. Halbuki ben o kadar korkunç insan değilim. Son 20 yılda en uzun süreyle Meclis Başkanlığı yapmış biriyim. Dolu dolu yaptım, hiçbir gram boş yerim yok. Bu işi başarıyla yaptım. Tekrar Meclis Başkanlığı yapıp yapmamak hem benim talebime bağlı hem de Parlamentoya bağlı'' diye konuştu.

TBMM Başkanı Arınç, ''cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde 'Ya sen, ya ben ya Abdullah Gül' sözünü söyleyip söylemediğine'' ilişkin bir soruya ise ''Bu bizim ahlakımızda, terbiyemizde yok. Abdullah Gül, benim gönlümün Cumhurbaşkanı adayıdır. Onu tavsiye ederken de özellikleriyle tavsiye ettim. Sayın Başbakan da 'ben de öyle düşünüyorum' dedi. Bugünden yarına kim hangi noktada olacaktır hiçbirimiz bilemeyiz. Türkiye'nin siyasetinde bütün dengeler, şartlar değişebilir. O şartlar önümüze geldiğinde en doğrusu neyse ona karar vermeliyiz'' yanıtını verdi.