kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Mayıs 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU

Sen seni bil sen seni!

Şöyle bir rüya gördüm:
Seçimlere gidiyoruz ya. Burası doğru tabii.
Hem de ne seçimler!
Burası da doğru.
Meclis, iktidar, cumhurbaşkanı.
Ve tüm hayatiler; cumhuriyet, demokrasi, milliyet, dilinize göre ümmet, cemaat, cemiyet, millet ve ulus, bölünmezlik, etnisite, özgürlükler, hak ve hukuk devleti, tabii ki din, inançlar ve elbette laiklik...
Sonra tepeden tırnağa devlet.
Sistemin kutsal kitabı Anayasa'nın kendisi ve mahkemesi.
Hepsi, biliyoruz, tartışılıyor.
Belli ki tartışılacak bir şeyler, belli ki epey tartışmalı bir şeyler var Danimarka Krallığı'nda!
Bunların hepsi doğru.
O kadar doğru ki, insanların gündelik sorunları, piyasanın işleyiş ve kimi insanın hayatının ortasına "işeyiş" sorunları.
Kamu işletmeleri, özelleştirmeler, finans, tarım, sanayi, istihdam vesaire.
O en yüce konuların gölgesinde kalsa da, sistemin ekonomik dokuları, sosyal kokuları, psikolojik korkuları.
Ve elbette ABD, AB, bağımsızlık, küreselleşme, NATO, Irak, Kuzey Irak, daha ırak ve her şey, her şey. Medya tabii.
Neredeyse epey epey sonra, kendi dertlerimiz; işimiz, işsizliğimiz, yemeğimiz, emeğimiz, emekliliğimiz, maaşlar, ücretler, kesintiler, eklentiler, eğitim, öğretim, etim kemiğim, bir nefes sıhhat, hastaneler, postaneler, hapishaneler, dershaneler, puanlar, kontenjanlar, sosyal haklar, haklanan sosyaller...
Rüyaya gerek yok, haklısınız, hepsi var.
Ne kadar çoklar.
Temmuza kadar, sıcak da bastırınca, bunların hepsini nasıl düşüneceğiz, hepsine tek tek basaraktan, bade süzerekten nasıl geleceğiz?
Muhtemelen, biz zaten her şeyi iyi biliyoruz. Hepsi üstüne kesin bilgilerimiz, fikirlerimiz, retlerimiz, kabullerimiz ve ideallerimizle isteklerimiz var.
Fakat rüyanın en güzel kısmı da şu:
Biz, sıradan faniler bir yana; siyaset, hitabet, feraset, fazilet sınıfının üyeleri ile yeni adayları, bilhassa da önde gelen ve gidenleri, liderleri ile giderleri bunların hepsi üstüne birer "filozof"tur.
Tamam, kimse sokratlık, eflatunluk, alı al moru morluk beklemiyor ama, sistemli, tutarlı, oturaklı, kolçaklı, omurgalı, kaburgalı düşünceleri, düşünce ne kelime, felsefeleri vardır.
Kabul, "oturak" kısmı rüya olmayabilir!
O kadar vardır ki, bunları ifade eden kitapları, yılların düşünce ve eylem ile mücadele deneyimlerinden süzülmüş, "kamusal alanda demokratik tartışma"ya belgeli ve göbekten katılmış cilt ciltleri vardır.
Evde, partide, dokunulmamış raflardaki ciltler ile epey tıraş görmüş bıyıklı ve bıyıksız pürüzsüz ciltlerini kastetmiyorum.
Basbayağı müellifli, telifli fikir eseri! Ve rüya bu ya, biz, "hayata dair bilgi ve fikirleri" zaten şey olan "vatandaşlar" olaraktan, sadece gaz veren ve gaz alan eserleri değil; kavramları, fikirleri, hayatı dolu dolu taşıyan çok sayıda kitap yanında, liderlerin kitaplaşmış felsefelerini de enine boyuna yutup tartışmakta ve aklımız ile vicdanımızı büyütmekteyizdir.
Neredeyse dünyanın binlerce yıllık serüvenini, kürenin her köşesi ile kendi geçmişinin ve bugününün her satırını, her anını, ıncık cıncık, mıncık mıncık tartışıp her saniye kapışan bizler ve önderlerimiz; böyle, nasıl diyeyim, adeta dipsiz bir derinlik içindeyizdir.
İşte o esnada, derinlikte çırpınırken boğulma hissiyle uyanırsınız.
Bir alay mesele alay alay ezberle yuvarlanıp akıp gitmektedir gürül gürül ve gürültüyle birbiri üstüne yuvarlanmaktadır.
Bu kadar çok şeyi fazla düşünmeye, iyice muhakemeye mahal bırakmadan ezberden sular seller gibi kesin konuşan bizim gibiler az bulunur.
Demek ki çok iyi bir temel eğitim almışız. Ama 18, ama 8, ama 5, ama 3 yıl.
Her şeyi biliyoruz çünkü!
Peki nasıl mutlu olabiliriz?