kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Mayıs 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU

Maç bitmeden...

Golümü atar giderim, dedim.
Maçın da günün de nihayetini beklemedim.
Herkes Beşiktaş-Fenerbahçe ile dünkü (biz yazarken bugünkü) Gül-Gülme maçlarına kilitlenmişti ya, önceki gün Kayseri Erciyes-Çaykur Rize "kümeye asılma" maçını seyrettim.
Erciyes'in dipten çıkma mücadelesine, kupa finaline uzanan Bülent Korkmaz' lı emeğine tüm saygımla...
Lakin, bir kez daha gördüm ki, maçın sonlarında rakibini aşağılamaya kalkan, ayvayı da yiyebiliyor.
Bu futbol maçı ise, ayvanın adı gol oluyor.
Giden şampiyonluk, veda edilen küme oluyor.

Beşiktaş, Adapazarı'nda, küme düşmesi kesinleşmiş Sakaryaspor karşısında 1-0 önde iken, maçın sonlarında rakibini aşağılamaya başlamıştı.
O gün, benim takımın büyük bir ödül hak etmediğini düşünmüştüm zaten.
Yani, Sakarya kalesine sarkıyor, ikinci gole bile gidebilecekken laubali hareketlerle topu eziyor, sonra aralarında tın tın paslaşıp akıllarınca ortada sıçan oynuyor, tepeden süzüyor ve eziyordu karşısındakinin kişiliğini, ruhunu.
Derken, o iddiasız Sakarya, hem de 10 kişiyle, ama dişiyle tırnağıyla, kızgın bir Arjantinli Goşo'nun ayağından son dakikalarda atıverdi golü.
Küme düşmekten değilse de, aşağılanmaktan kurtardı kendini.
Bir isyandı işte.
Erciyes'in öyle tepeden bakacak hali filan yoktu.
Ama evindeydi, 1-0 öndeydi; rakibi 9 kişi kalmıştı. Bol keseden penaltı dahi kaçmıştı.
Durmadan karşı kalede rakibini eksik yakalıyor, ama tuhaf vuruşlar, pas beceriksizlikleri, bencillikler ve laubaliliklerle topa haksızlık ve ayıp ediyorlar, sonra dalgacı oyunu ortada sıçana çeviriyorlardı; coşmuş seyircisi her yan ve geri pasta "Oley, oley" çekiyordu.
İki Mısırlısı atılmış 9 kişilik rakip ise adeta onur savaşı vermeye, aşağılanmaya isyana başlamıştı.
90 artı 4'üncü dakikaydı.
Yine bir seri laubalilikle topu kendi sahasına kaçırdı Erciyes.
Bir korner oldu. 9 kişilik Rize'nin oyuna sonradan gireni, gurbetten gelip memlekette şehir şehir dolaşanı, uğuru çift y'li adından belli Eyyüp Hasan Uğur, golü tavana çakıverdi.
Kaleci Orkun ağlıyor, hayatı boyunca topu hep çok ciddiye almış Bülent Korkmaz kanını ve ifadesini dondurarak hızla soyunma odasına gidiyordu.
En güzeli, rakip kaleci Orkun' a sarılan Rize Teknik Direktörü Rıza Çalımbay ile kimi Rizeli futbolcu, bir de son dakika şokuna rağmen, 9 kişinin isyanını alkışlayan kimi Kayserili taraftardı.
Bunların siyasetle, demokrasiyle, cumhuriyetle, orduyla, cumhurbaşkanlığıyla, seçimle hiçbir ilgisi yok tabii.
Ama hayatla ilgisi var.
Tam göbeğinden alakalı.
Kimseyi aşağılamayacaksın.
Hiçbir zaman 'ben ne oldum' demeyeceksin.
Kimseye tepeden bakmayacaksın.
Elindeki bir imkâna, mevkie, statüye, kazanca bakıp ötekini hor görmeyeceksin.
Şükredeceksin.
Emeğini esirgemeyeceksin.
Başkasının emeğine saygısızlık etmeyeceksin.
Maç bitmeden kazanmış saymayacaksın kendini; maç bitmeden kaybetmiş görmeyeceksin ötekini.
Bazen 10, bazen 9 kişiyle, senden daha az, daha güçsüz görünenin bir anda senden daha kuvvetli, senden daha hak etmiş olabileceğini hiç unutmayacaksın.
Vicdanın ve yüreğin isyanına şapka çıkaracaksın.
Kendini dev aynasında görürken kendini dev sanmayacaksın.
Muhtemelen, bunları unuttuğun gün zaten gitmiştir şampiyonluk.
Muhtemelen, bunları unuttuğun gün çoktan küme düşüyorsundur.
Ama bugün, ama yarın!
Not: Bu yazı, hakikaten maç bitmeden yazılmıştır. Artık hangi maçsa.