kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Nisan 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

183 şımarıklığı

Anlatmaya nereden başlamalı? Önce tarihten bir örnek: Yıl 1966 . Dördüncü Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel komada. Yeni bir cumhurbaşkanı seçmek gerek. Parlamentoda ( meclis+senato ) en güçlü parti Adalet Partisi ... Yani cumhurbaşkanını AP belirleyebilir. Ancak askeri bürokrasi bastırıyor. Ne yapmalı?
Sonuç: Dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay istifa ediyor... Cumhurbaşkanı vekili tarafından senatör olarak atanıyor... Parlamento da onu cumhurbaşkanı seçiyor.
AP lideri Süleyman Demirel kendisine yakın bir kişiyi Köşk'e çıkardığı için memnun. İsmet İnönü liderliğindeki CHP de memnun çünkü Sunay askerdir; kendilerinden sayılır.
Bu sürece iki siyasetçi itiraz ediyor: Biri Osman Bölükbaşı, diğeri Alparslan Türkeş ." Yapmayın, etmeyin " diyorlar, " Cumhurbaşkanını böyle seçerseniz, yol olur, daha sonraki genelkurmay başkanları da ittire kaktıra Köşk'e çıkmaya çalışır ."
Tabii sözlerini dinletemiyorlar. Ama haklı çıkıyorlar: 1973'te Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler aynı yöntemle Köşk'e oturmaya çalışıyor. Müthiş bir siyasi kriz başlıyor: Tehditler, şantajlar, tezgahlar... Demirel ile Bülent Ecevit badireyi güç bela atlatıyor.

Bu olaydan çıkan ders nedir? Eğer ' günü kurtarmak' için yanlış, bozuk, kötü bir yönteme başvurursanız... Yarın bunun cezasını çekersiniz... Çünkü aynı yöntem bu kez size karşı kullanılır.
Şimdi 367'yi savunanlar, yarın 183 milletvekiline sahip herhangi bir partinin Meclis'i tıkayabileceğini göz önüne almıyor.
Anayasa Mahkemesi'nin, " Evet, 367 gereklidir " kararını verdiğini farz edelim. Seçimler yenilendi. Diyelim ki bu kez de AKP başarısız oldu, ancak 183 milletvekili çıkarabildi.
"Hadi gelin yeni cumhurbaşkanını şimdi seçelim" dendiğinde... AKP'liler de, "Siz ne yaparsanız yapın, biz toplantıya girmiyoruz" demez mi? Der mi der! E, ne olacak o zaman? Hadi buyurun bir erken seçim daha...
Böyle bir saçmalık olur mu?
183 milletvekili, yani Meclis'in üçte biri mızıkçılık ediyor, şımarıklık yapıyor diye sistem tıkanır mı? Bu ülke kendine yeni bir cumhurbaşkanı seçemeyecek mi? O koltukta hep Sezer mi oturacak?

Sistemin tıkanma olasılığı çeşitli oyunlarda da vardır ama kural koyucu bunu engellemiştir.
Mesela satrançta, tüm taşlar kırışılıp tarafların sadece şahları kaldığı anda kimse kazanamaz. Bu mümkün değildir. Ne olacak şimdi? İki oyuncu ömürlerini masanın başında mı geçirecek? Hayır, çünkü bu durumda oyun otomatik olarak berabere biter.
Futbolda da aynı: Elemeli maçta taraflar yenişemezse ne olur? Sabaha kadar devam mı edecekler? Onda da çözüm belli: Penaltı atışları kazananı belirler.

İddialarının mantıksızlığı ve hukuksuzluğu bir yana... "367 gereklidir" diyenler, aynı anda, " 183 sistemi tıkayabilir " demektedir.
Yani kriz istiyorlar. Niye? Çünkü ' kriz' paranın bir yüzüyse, ' fırsat' öteki yüzüdür. Normal durumda ' kaybeden' pozisyonunda olanlar, kriz şartlarında ' kazanan' haline gelebilirler.
Siyasetçilere bakıyoruz: Anavatan lideri Erkan Mumcu ile DYP lideri Mehmet Ağar'ın öne çıktığını görüyoruz. Ne oldu da barajın altında kalmış olan bu partiler birden önem kazandı?
Cevap belli: ' Bürokratik elit' sistemi tıkama şantajı yapıyor. Böylece ortaya bir kriz çıkıyor. Kaybedenler aniden önemli hale geliyor.
Peki gerçekten bunu yaparlar mı? Yani sistemi tıkarlar mı? Valla tarih bize 'bürokratik elit' dediğim bu zümrenin, gücünü ve avantajlarını kaybetmemek için her yola başvurduğunu gösteriyor.
Seçim kazanmış siyasetçilerin dahi kefenden filan bahsetmeleri boşuna mı sanıyorsunuz?