kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Nisan 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Erol Simavi

Kültür Bakanlığı, Erol Simavi ve Rahmi Koç gibi koleksiyoncuları mallarını alıp hapsetmekle tehdit etti

MURAT BARDAKÇI
MURAT BARDAKÇI
Kültür ve Turizm Bakanlığı, yayınladığı bir yönetmeliği "geçmişe dönük" olarak işleterek Türkiye'nin önde gelen eski eser koleksiyoncularına ait bazı eserlere elkoymaya karar verdi ve bu eserlerin 30 gün içerisinde müzelere teslim edilmesini istedi. Bakanlık, koleksiyonculara eserleri vermedikleri takdirde "2863 sayılı yasanın 73. maddesi gereğince, suç duyurusunda bulunacağını" da söyledi. Sözkonusu madde üç aydan bir yıla kadar hapis ile yirmi beş bin liradan yüz bin liraya kadar para cezası öngörüyor ve hapisle tehdit edilen koleksiyoncular arasında Rahmi Koç ve Erol Simavi gibi isimler de bulunuyor. Koleksiyoncular, elkonmak istenen eserlere servet ödemişlerdi...
Kültür ve Turizm Bakanlığı, aralarında Rahmi Koç ve Erol Simavi gibi ünlü isimlerin de bulunduğu çok sayıda eski eser koleksiyoncusunun sahip oldukları bazı kayıtlı tarihi eserlere elkoymaya karar verdi. Bakanlık, koleksiyonculara ellerinde bulunan eserleri teslim etmedikleri takdirde 25 bin liradan 100 bin liraya para ve üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılacaklarını bildiren yazılar gönderiyor. koleksiyoncular ise bu konudaki açtıkları davalardan bir sonuç çıkmaması durumunda, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacaklar. Türkiye'deki eski eserler koleksiyoncuları, sahip oldukları eserleri müzelere gösterip kayıt altına aldırmakla zorunlu tutuluyorlar. koleksiyonlardaki eserlerin fotoğrafları çekiliyor ve bu fotoğraflarla eserin özellikleri iki adet "envanter defteri" ne kaydediliyor. Defterin biri koleksiyoncuda duruyor, diğeri de müzede muhafaza ediliyor. koleksiyonlar, müze yetkilileri tarafından her sene bu defterlerdeki kayıtlara göre kontrol ediliyor.

KAYDETMEK YASAK
Gelişmeler, bakanlık görevlilerinin 2004 yılında özel bir koleksiyonun yıllık denetimini yaptıkları sırada Roma dönemine ait olan ama koleksiyona kaydedilmemiş bir lâhit parçası bulmalarıyla başladı ve ne yapılması gerektiği konusunda bakanlığın Hukuk Müşavirliği'nden görüş istendi. Gelen görüşte ev, tapınak, anıt-mezar benzeri yerlerden çıkan lâhit, stel, sanduka, kabartma, mozaik, sütun, sütun başlığı, sütun kaidesi, arşitrav, taban süslemesi ve kapı gibi "taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları"na ait parçaların koleksiyon defterlerine kaydedilemeyeceği söyleniyordu. Yani, bu eserler ait oldukları yapının ayrılmaz parçasıydılar, koleksiyon malzemesi olamazlar ve koleksiyon defterine kaydedilemezlerdi. Bir eserin deftere kaydedilememesi de, o eserin özel koleksiyonlarda bulundurulmasının yasak olması ve sadece müzelerde saklanması demekti. Hukuk Müşavirliği'nin görüşü, bakanlığın Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 11 Mart 2005'te genelge olarak yayınlandı. Sahip oldukları eserleri genelge uyarınca müzelere vermek mecburiyetinde bırakılan koleksiyon sahiplerinin Ankara'da kurduğu Kültür Varlıkları koleksiyoncuları Derneği de genelgenin iptali için Danıştay'a dava açtı.

DANIŞTAY İZİN VERDİ
Koleksiyoncular, toplanması yasaklanan eserlerin aradan geçen binlerce yıl sonra hangi taşınmaz esere ait olduğunun bilinmesinin mümkün bulunmadığını, dolayısıyla artık taşınır eser niteliği kazandığını söylüyorlardı. Bakanlık ise, gönderdiği savunmada taşınmaz kültür varlıklarından ayrılan parçaların taşınabilir kategorisine gelmesi halinde eski eser ticaretinin ve eski eser tahribatının artacağını ileri sürüyordu. Danıştay Altıncı Dairesi kararını 2006'nın 13 Kasım'ında verdi ve davayı reddetti. Karara göre koleksiyoncular lâhit, stel, sanduka, kabartma, mozaik, sütun, sütun başlığı, sütun kaidesi, arşitrav, taban süslemesi ve kapı gibi eski eserleri bundan böyle toplayamayacaklardı. Ancak, Kültür ve Turizm Bakanlığı Danıştay'ın kararını hukuk kurallarının aksine mâkable şâmil, yani geçmişe yönelik olarak işletti ve daha önceleri toplanmasına izin verilen eserlere elkonmasına karar verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Attila Koç, 30 Ocak 2007'de valiliklere bir yazı gönderdi ve karar kapsamındaki eserlere sahip olan koleksiyon sahiplerinin ellerindeki eserleri 30 gün içerisinde müzelere teslim etmelerinin sağlanmasını, eserleri teslim etmeyen koleksiyoncular hakkında da "2863 sayılı yasanın 73. maddesi gereğince suç duyurusunda bulunulmasını" istedi.

DÂVÂLAR AÇILIYOR
Müzeler, Bakan'ın bu talimatı üzerine koleksiyon sahiplerine gönderdikleri yazılarda koleksiyonlarında bulunan ve yasak kapsamına giren eserleri 30 gün içerisinde teslim etmelerini istediler "vermediğiniz takdirde hakkınızda suç duyurusu yapacağız" dediler. Sözkonusu madde, üç aydan bir yıla kadar hapis ve yirmi beş bin liradan yüz bin liraya kadar ağır para cezası öngörüyor. Bu, Türkiye'nin önde gelen koleksiyoncularının ellerindeki eserleri teslim etmemeleri halinde ağır ceza mahkemelerinde sözkonusu maddeden yargılanmaları, aynı zamanda koleksiyonlarına da el konması anlamına geliyor. İstanbul'daki müzeler kendilerine kayıtlı koleksiyonculara henüz tebligatta bulunmadılar ama Anadolu'daki müzeler bakanlığın istediği tebligatı yaptılar ve tebligatı alan koleksiyon sahipleri, Kültür Bakanlığı'na karşı Danıştay'da şimdi yeniden ve tek tek dava açıyorlar. İlk davalardan birini koleksiyoner ve özel müze sahibi olan hukukçu Haluk Perk açtı ve işlemin iptalini istedi. İş bu kadarla kalmayacak, davaların reddedilmesi hâlinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gidecek ve Türkiye maruz kaldığı daha birçok suçlamanın yanısıra, göğsünde bir ihtimal "vatandaşının malına el koyan devlet" yaftasını da taşıyacak.
Haberin fotoğrafları