Bir bayram tatilini daha geride bıraktık. Tatilimizi ailemizle birlikte, yıllardır yoğurdundan tanıdığımız, hayallerimizde yaşattığımız Silifke'de geçirmeye karar verdik.
Ancak, Silifke'yi gördüğümüz an öylesine büyük bir hayal kırıklığına uğradık ki anlatamam.
Neden mi?
Anlatayım:
Böylesine tabiat harikası, inanılmaz tarih zenginliğine sahip, dantel gibi örülmüş bitki örtüsü ve büyüleyici iklimi ile göz dolduran bu yer, çarpık kentleşme nedeniyle tarumar edilmiş. Yörenin engin tarih mirasını gezerken yaşadığımız düşkırıklığı bizi derinden üzdü. Uzuncaburç' daki anfitiyatronun üst kısmı barakalarla kaplı.
Bu baraka görünümlü evlerin duvarlarınıysa, tahmin edebileceğiniz gibi o paha biçilmez tarihi taşlarla yapmışlar. Kısacası tarihi eserlerin parçaları yerlerinde duracağına, sahipsiz şekilde, bir o yana bir bu yana atılmış.
Ura'daki anfitiyatro ise neredeyse yok olmuş. Parçalar etrafa dağılmış ve tamamiyle yok olmaya mahkum edilmiş. Masalsı bir güzelliğe sahip olan Kanlıdivane'nin girişi çöp ve inşaat artıklarıyla kaplı.
Gerçekten kelimelere dökülmeyecek kadar, eşsiz bir güzelliğe sahip bu yerleri, harap bir şekilde görmek beni çok üzdü. Yörenin tarihi yerleri öylesine bakımsız, öylesine düzensiz, öylesine vurdumduymaz bir anlayışla tahrip edilmiş ki, kime ne diyeceğimi bilemiyorum...
Türkiye'nin büyük bir ekonomik daralma yaşadığı bir dönemde, bu da nereden çıktı demeyin...
Taşı toprağı altın değerinde bu yöremize yetkililerin ve yöre halkının sahip çıkmasını istiyorum.
Yoksa bu kültür mirası daha fazla ayakta kalamaz.
Gelecek nesiller bu hazineden mahrum kalır. Saygılarımla...
Nazlı Saner, Ankara
