ŞİMDİ REKLAMLAR...
"Reklamın iyisi kötüsü olmaz ki!" diyenleri duyar gibiyim.. Olur, olur..
Piyasanın kötü reklamları herzaman olur, olmuştur ve olacaktır da..Nitekim bu aralar bol bol olmakta...
Orjinallik yaratma kaygısı içindeki reklamlarımız nedendir bilinmez tuhaf sonlar bulur, mesajını geç verir, yabancı yönetmenlere çektirilir, telesine mantığını dolu dolu kullanır ve renklerle gözlerimizi almayı hedefler (özellikle son 2-3 yıldır), dizi film gibi bizleri ve "bir soru vardı ya cevapsız, akıllarda" o soruyu bilen özgür kızları maceradan maceraya atlatır, yabancı oyuncular oynatır ya da Türk gençliğini Taksim gençliği şeklinde gösterir, herkes "grunge" veya Tarkan'ın "Pepsi" reklamındaki gibi "rastalı" saçlarla dolaşır bu hitab edilen ya da reklamcıların hayalindeki Türk gençliği...
İşte bir reklam senaryosu size, işte bir reklam portresi Türkiye'den...
Sahne 1:İÇ/GECE Tolga'nın Evi
"Uhmmm, Tolga harikasın, ne buuu?" yorumunu yapan ve içtiği Nescafe'yle büyük bir zevk yaşayan genç kız, genç erkek arkadaşı Tolga'nın gayet şık apartmanında yer alır ve sonradan bu eve birbirinin aynı giyinmiş gençler doluşur, neden? Çünkü bu gençlerin önemli işleri yoktur. Onlar merak eder bu kız neden telefonda "Tolga harikasın" dedi...
İşte size cevap :
Dış Ses: Nescafe 3'ü bir arada.
Sahne 2: İÇ/GÜN Mutfak
Bir kız görülür. "Tabi ki" alternatif giyim tarzına sahip bu kız mutfağa ilerler.
Kız : Canım Fanta içmek istedi. Çıkartalım 2 teflon tava, yumurtaları atalım ortasına, kabukları yayılsın etrafa, gerçek anlamda tiksindirici bir görüntü oluşsun ve aslında sonunda "Meğer bu Fanta reklamıymış, biz teflon tava reklamı sandık" dedirten reklamımızda herkes Levi's Engineered'ı taklit etsin...
Sahne 30: İÇ/GÜN Oturma Odası
3 kişi tartışmaktadır.
Genç Oğlan : Karısı sever rock, pop, asit; koca sever klasik müzik...
Telesine "saplantısı" konusunda ileri düzeyde yer edinmiş ve artık 1970'lerin sazlı sözlü reklamlarına döndüğümüzü kanıtlayan, gencecik çifti evlendiren, ardından hemen boşandıran, mesajı da "en sonunda" veren, Türk halkına hitab ediyoruz diyen ve iki güzel genç çifti oynatan banka reklamı mı daha ilgi çekici yoksa soğan keserken ağlayan kocasına naz yapan ve Yapı Kredi Sigorta üzerine sohbet açıp, oturduğu yerde bizlere göz kırpan ama kocasına somurtan, başında kırmızı bant olan ve hiçbir şekilde inandırıcı olmayan bayanın olduğu reklam mı?
Genç oğlan bu sorunun ardından döner Müzeyyen'e ve seslenir.
Genç Oğlan : Ey, Müzeyyen, Müzeyyen, ne olur duy beni... Gel, seninle Trendy and Friendly alalım. Nasıl olsa ikisini de Sinan Çetin yönetiyor, ha Yataş ha İstikbal... Sonunda o güzel sesiyle içimize neşe katıyor... Sonra toplanıp beraber Sütaş ineklerinin dansını izleyelim ve havada uçuşan telefon kordonunun aslında bizlere "Yeni" SANA tereyağını haber verdiğini unutmayalım, başımıza kıvırcık peruklar takıp para harcayıp bonus kazanalım, nasıl oluyormuş hele bu deyip kendimize birer CEPFATURA, CEPBORÇ, CEPEYVAH edinelim. Hazır Bayram da gelmişken teyzeyi, dayıyı, amcayı arayalım, Aria'dan bedava kontür kazanalım...
Sahne 4: İÇ/GECE Salon
Bir televizyon; televizyonda reklamlar görülür. Zoom in girilir.
Dış Ses : Olur da yorulursak... Elimize kumandayı alalım ve televizyonu kapatalım...
Ekran kararır...
Gülay ONAN - Şubat 2002
" Whenever I said my words, wishing they would be heard,
I saw you smiling at me, was it real or just my fantasy?"
