kapat
01.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kıymalı patates yemeği...

Bayram öncesiydi.. Ölümleri ayakta oldu.. Sonra toprağa düştüler..

Öldüklerinde yaşlı ve çok yorgundular.. Çok üşümüştüler, uykusuz, küskün, ağlamaklı ve aç karnına idiler.. Belki can vermeden önce şükrettiler yaradana "Nihayet kurtardın bizi.." diyerekten.. Ölenlerden biri bendim.!

Ertesi günkü gazeteler yazdılar ki:

"Ayakta zor duran binlerce yaşlı vatandaşımız dün yine banka önlerinde emekli maaşı alabilmek için saatlerce bekledi. Soğuk ve yağmur altında kalan vatandaşlardan bazıları fenalık geçirirken, İstanbul Pendik'te çok dramatik bir olay yaşandı. ATM kuyruğuda bekleyen Şefik Çolak klap krizi geçirip orada öldü. Buna göre Havva Yağcı'da kriz geçirip can verdi.."

Bu ülke 1940 yıllarının Nazi Almanyası mı? Bu ülkenin emeklileri oraların Yahudileri mi? Ya da yüzyıl öncesinin Amerika'sında zencilerin durumu neyse, bizim emeklilerin hal ve vaziyetleri de aynen mi?

Çünküm aynı zulüm, aynı işkence, aynı insandan sayılmama durumları..

Utanma denilen sözcüğü lugatlardan çıkardık mı yoksam..

Bakın 2000 yılında bir balon patlattı bu ülkenin yetkilileri ve etkilileri.. Dediler ki: 60 yaş üstü emeklilere 1 Nisan 2000 tarihinden itibaren maaşları evlerinde ödenecek.. Bu uygulamaya pilot bölge olarak Ankara ve İstanbul'da başlanacak.. Detay da verdiler, "Maaş alınan ilk günü, bugün resmi tatile rastlaması halinde ilk iş günü görevlilerce ödeme emeklinin konutunda yapılacak.."

Daha bitmedi.. Yalan devamda..

Ve eğer emekli evinde bulunmazsa görevli tarafından telefon numarası bırakılacak ve aranıldığında görevli koşa koşa emekliin maaşını getirecek..

Arkası da var..

Vergi iadesi ile uğraşmak istemeyen emekli, o işi de posta görevlisine bırakacak..

Hani nerede? Hep yalan, hep yalan..

O iki kişi, televizyonda da izlenilen o büyü karmaşada fazlasına dayanamayıp öldüler.. Öldüklerinde çok yorgun ve çok üşümüştüler. Açtılar.. Paralarını alabilselerdi belki o gece evlerinde içinde yüz gram kıyma bulunan bir patates yemeği pişireceklerdi, yanında bulgur pilavıyla.. Ve bayramda ziyaretlerine gelecek torunları için iki avuç akide şekeri..

Bir de kemikleri ısınsın diye fazlaban bir torba kömür..

Ben de onlardan biri olarak söylüyorum, bu memlekette emeklilerin kedi, köpek kadar bile kıymeti harbiyesi yok.. Hiç olmazsa onların dertleriyle ilfgili uğraş verenler var.. Gazetelerde, sivil toplum örgütlerinde yaman savunucuları..

Ula kimin parasını kime veriyorsun.. O verilen sadaka için bu insanlar yıllarca prim ödemişler..

Ve Ankara'dan olayla ilgili açıklama: "Bayram dolayısıyla tahaccüm olmuştur."

Ya ne olacaktı? Ayda yüz elli miyon lira ödediğin kişi sabın mı edecek? Yokluğğu bilmeyene nasıl anlatırsın?

Hele hele İstanbul'da, en mütevazi bir şekilde yaşamanın ne güç, ne altından kalkılmaz zor bir zenaat olduğunu sağır kulaklara, hep görmezden gelenere nasıl iletirsin? Nasıl, nasıl, nasıl!

Bir hanenin kaça döndüğünü kimseler bunlara anlatmaz mı? Hele hele hiçbir dayanakları olmayan bir büyük kısım emeklinin, iki elleri gökyüzüne açık kendilerine ettikleri bedduaları duymazlar mı? Ağlamalarını, korkularını, ahir ömürlerinde ne edip ne işleyeceklerini düşünmekten uykularından olduklarını duyumsamazlar mı?

SSK'nın paraları üstüne yatan cibilliyetsizleri tanımazlar mı?

Yıllarca oraya ödeme yapan işçi emeklilerinin haklarını korumayı akıllarından geçirmezler mi?

Yaşamım boyunca hiçbir şeyi, hiç kimseyi kıskanmadım, birinci hariç.. Yabancı ülkelerin emeklileri..

Uçaklarla taşınırlar yazları bir yerlerden bir yerlere.. Beş yıldızlı otellerde tatil yaparlar.. Sabah kahvaltılarını bal bademle yaparlar.. Akşam yemeklerinden önce aparitiflerini içerler.. Ne hastane, ne ilaç sorunları vardır.. Som demlerini padişah gibi geçirirler..

Bizimkiler mi? Ölmeyenler, akşam geç saatlerinde semt pazarlarının çöplüklerini karıştıraktan..

O bir erkek ve bir kadın kuyruklarda öldüklerinde çok yorgundular.. Çok üşümüştüler.. Çok kırgın ve küskündüler.. Açtılar.. Bir simit alacak bile paraları yoktu belkim..

Maaşlarını aldıktan sonra bayramın ilk günü evde kıymalı patates yemği yapacaklardı, yanında bulgur pilavı.. Ve de ziyarete gelecekler torunları için bir avuç akide şekeri..

İletişim için faks: (0212) 281 58 40



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır