Gel Madonna'cım uyuyalım

İskoçya'daki ünlü Skibo Şatosu'nda bir gece geçirdiğim odanın, Madonna'nın gerdek gecesini geçirdiği oda olduğunu öğrendiğimde şok yaşadım
Range Rover'ın yeni jip modelini test etmek için gittiğimiz İskoçya'da beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Sadece havanın çok soğuk olduğu ve Highlands adı verilen Kuzey Britanya'nın çok sert bir coğrafyaya sahip olduğu duymuştum. Range'leri test ettiğimiz ilk gün İskoçya'nın dağlarına, kasabalarına, nehirlerine girip çıktık. Tabii bu kadar yorulacağımızı düşünen Land Rover bizi nerede konuk edeceğini de çok iyi düşünmüştü. Akşama doğru pestilimiz çıkmış halde Dornoch Kasabası içinde yol alırken bir de baktık ki karşımızda dünya jet sosyetesi ve ünlü yıldızlarının mekanı Skibo Şatosu duruyor.

Skibo'yu nereden hatırlıyoruz derseniz, hafızanızı çok zorlamayın. Ben size hatırlatayım. Hani Madonna'nın İngiliz yönetmen Guy Rithcie'nin evlendiği ve yaklaşık bin kadar gazetecinin bahçe kapısının dışında kamp kurduğu bir şato vardı ya, Skibo işte orası... Kapıda, etekli erkeklerin ikram ettiği malt viskileri yudumlayarak içeriye girdik. Skibo için "tarihi" ifadesi filan kifayetsiz kalır. Şatonun her yanı bir antika eşya ya da heykelle donanmış durumda. Görevliler bizi hemen hazır olan odalarımıza çıkarıyor ve ben de ilk defa soyadımın "A" ile başlamasının yararını görüyorum. Bana tahsis edilen oda öncelikli ve şatonun sahibi Andrew Carnegie'ye ait...

TEBRİKLERİ KABUL EDİYORUM!
Akşam yemeği sonrası malt viskilerimizi yudumlarken otel müdürü, dünyanın dört bir yanından gelen gazetecilerin ısrarları sonrası bir büyük gerçeği açıklıyor. " Madonna burada Carnegie'nin odasında kaldı". İnanılır gibi değil, bu odanın bu geceki sahibi benim... Önce hafif bir şok geçiriyorum, ardından yabancı meslektaşlarımdan gelen tebrikleri kabul ediyorum. Daha sonra ev sahibi konumunda, odamın kapılarını fotoğraf almak için kısa bir süre onlara da açıyorum. Onların bu haline baktıkça, bu yatakta sabaha kadar uyuyacağım için kendimle gurur duymaya başlıyorum. Çünkü sabaha dek, o odada ben ve Madonna'nın ruhu bir arada olacağız. Üstelik sert koca Guy Rithcie de hiç umurumda değil. Çünkü nasıl olsa rüyamda onu da bir şekilde ekarte edeceğim.

Yerli ve yabancı meslektaşlarım odayı terk ettiğinde kalp atışlarım hızlanıyor. Kitaplara bile farklı gözle bakıp bir kez daha dokunuyorum. Duş almış olmama rağmen küveti doldurmaya karar veriyorum. Gözlerimi kapayıp kendimi küvete bırakıyorum, ve Madonna beni sabunluyor!..

Yorucu bir günün ardından, temiz dağ havası ve malt viskiler sonrası rahat odamda gördüğüm rüyayı ne yazık ki PAZAR SABAH okurlarıyla paylaşamayacağım. Herhalde rüyamı kimin süslediğini anlatmama gerek yok.. Ama rüyalar tamamen kişiye özel olduğu için bu konuda kamuoyunu bilgilendirme gereği duymuyorum.

BİR GECESİ 1.5 MİLYAR TL
25 kilometre karelik bir arazi üzerine kurulan Skibo Şatosu'nda her biri farklı şekilde döşenmiş 20 oda ve banyo bulunuyor. Öyle ki odalardan birinin banyosunda bilardo masası bulunurken, bir diğerinin küveti de havuz kadar büyük. Benim kaldığım Mr.Carnegie'in odasında (yani Madonna'nın odası) ise salon, banyo, çalışma odası ve makyaj köşesi bulunuyor.

Sadece üyelerin uzun süreliğine kalabildiği şatoda dışardan gelen misafirlere yalnızca bir gece konaklama izni veriliyor. Bir geceliği 800 Sterlin (Yaklaşık 1.5 milyar) olan odalarda üyeler 3 bin Sterlin üyelik ücreti ödeyerek daha ucuza kalabiliyor. Şatonun tamamı ve odalar King Edward dönemi (1800'lü yılların ortaları) mobilyalarıyla döşenmiş. Skibo Şatosu'nun bugünkü değeri ise tam 20 milyon sterlin (Yaklaşık 38 trilyon lira). Bir "Yeryüzü Cenneti" olarak adlandırılan şato 10. yüzyılda Vikinglerden kalma bir yapı. Şatoyu 1835'te satın alan Andrew Carnegie kendi ve dostlarının kalması için mimari yapıyı biraz değiştirmiş.

İlker AKGÜNGÖR