kapat
13.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Yeni banka yasası göründüğü gibi değil

Bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesine yönelik yasa, son zamanların en çok eleştirilen konusu oldu.

Hem Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş hem de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca yerden yere vuruldu.

"Hortumcu" bankaları desteklemekle suçlandılar.

Bunun nedeni yasanın kötü hazırlanmış olması veya bizatihi kötü olması değil, kamuoyuna kötü anlatılmış olmasıydı.

Çünkü, genel kanaatin tersine, şimdiye kadar hiçbir reform bu kadar ehliyetli ve şaibesiz bir ekip tarafından, bu kadar iyi hazırlanmadı.

Normal koşullar altında böyle bir yasa, güçlü lobilerin çıkarları doğrultusunda şekillenir, rüşvetçi bakanların ceplerini doldurmalarıfiçin altın bir okazyon olurdu.

Öyle olmadı. Operasyon, Cumhuriyet tarihinde belki de hakkında rüşvet dedikodusu olmayan tek ekonomi bakanı Derviş ve aynı durumdaki Akçakoca tarafından hazırlandı. Bu büyük bir şanstır -Büyük ama halk tarafından iyi kavranmamış bir şans-.

Yasa, Türk tarihinde ilk defa bankaları gerçek bilançolarını açıklamaya zorluyor. Artık muhasebe oyunları ile kârlar şişirilemeyecek, geri dönmesi mümkün olmayan krediler faiz getiren normal kredi gibi muhasebeleştirilemeyecek. Hangi bankanın gerçekten güçlü, hangisinin zayıf olduğu ortaya çıkacak.

Yasadaki bir başka önemli nokta, büyük banka hissedarlarını çok etkin bir biçimde sermayelerini artırmaya zorlamasıdır. Derviş ve ekibi tarafından doğru dürüst bilgilendirilmeyen halk, Hazine'nin kürekle bankalarafpara istif edeceğini sanıyor. Gerçek durum bundan biraz farklıdır.

Yasa, banka patronlarını, eğer banka patronu kalmaya devam etmek istiyorlarsa, ellerini derin ceplerine sokup bankalarının sermaye yapılarını güçlendirmeye zorunlu kılıyor.

Yasanın belki de en önemli maddesi, "Geçici Dördüncü Madde"dir. Madde, sermayesi kifayetsiz olan halka açık bankaları BDDK'nin tespit edeceği miktarda sermaye enjeksiyonu yapmak için sermaye ikraz etmek zorunda bırakıyor.

Bu bankaların çoğunluk hisselerini elinde tutan büyük aileler veya hissedarlar; dışarıdaki paralarını getirerek, borçlanarak ve iştirak satarak sermaye artışına katılmaya zorlanıyor. Aksi takdirde kendi bankalarında azınlığa düşmekftehlikesi ile karşı karşıya kalacaklar. Bu tehlike banka patronlarını devlet yardımı olmadan bankalarını güçlendirmeye zorlayabilir.

Daha küçük bankalar ise ancak hissedarlarının koyduğu sermaye kadar devletten sermaye alabilecek.

Ekonominin düzlüğe çıkmasının birinci koşulu, bankacılık sisteminin sağlıklı bir yapıya kavuşmasıdır.fBu, kısa vadede sağlanabilecek bir gelişme değildir. Yasa bu yöne doğrufçok sağlam adımlar atıyor, bankacılıkta bir devrim niteliğindedir.

İnşallah bu olay; Derviş, Akçakoca ve ekiplerine PR yani halkla ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu öğretmiştir.

Bir şeyin nasıl algılandığı bazen o şeyin özünden daha önemlidir. Politikada bu, hemen hemen her zaman böyledir.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır