kapat
27.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
2002'de dünya ekonomisi

Geleneğimiz yıl sonunda dünya ekonomisinin ve Türkiye'nin genel değerlendirmesini yapmaktır. Genellikle dünya ekonomisinda fazla bir şey olmaz. Hareket Türkiye'dedir.

Bu yıl dünya ekonomisinde de olağan dışı bir durum var. Yıllardır dünyayı tek başına sürükleyen ABD yıl başından itibaren yavaşlamaya başladı. Japonya zaten bir türlü büyümeye geçemiyordu. AB'de orta şekerli bir manzara arzedince, dünya ekonomisinin üstündeki bulutlar arttı.

Üstüne 11 Eylül olayı geldi. ABD'yi az yada çok ama mutlaka olumsuz etkilemesi kaçınılmazdı. Şu sıralarda dünya ekonomisi için iyimser beklentisi olan iktisatçı yok gibi.

ABD toparlanır mı?
Amerikan ekonomisi 1990'lı yıllarda tarihinin en uzun ve güçlü büyüme performansını yakalamıştı. Üstelik, bunu gevşek bir maliye politikası ve biriken enflasyonist baskılar olmadan sürdürdü.

Tam tersine, büyük bütçe fazlaları belirmişti. Son başkanlık seçimlerinin önemli konularından biri bütçe fazlaları ile ne yapılacağı idi. Vergiler mi indirilsin? Borç mu geriye ödensin?

Dolayısı ile hükümetin hem maliye politikasında hem de para politikasında ciddi manevra alanı vardı. Greenspan hızla faizleri aşağı çekerek para politikasını gevşetti. Ek harcama ve vergi indirimi ile maliye politikası da ekonomiyi canlandırmak üzere gevşetildi.

Buna rağmen, Amerika'nın resesyondan yavaş çıkması ihtimali yüksek duruyor. Gözlemciler 2002'nin ikinci yarısında talebin tekrar canlanmasını bekliyorlar.

Ona rağmen 2002 yılı büyüme hızının 2001'in yüzde 1 civarındaki büyüme hızının altında kalacağını düşünülüyor. Yani positif ama yüzde 1'in altında bir büyüme öngörülüyor.

Para ve maliye politikalarındaki gevşemeye rağmen neden ekonomi anlamlı bir U-dönüşü yapmayacak sorusu önem kazanıyor. Her zaman olduğu gibi, bu konuda iktisatçılar arasında rivayetler muhtelif.

Japonya ve AB'deki sorunların ABD yönetiminin işini kolaylaştırmadığı kesin. Geçen on yılın olumlu konjonktüründe önemli yeri olan teknoloji yatırımlarında ise ciddi yapısal sorunlar var. Sadece tüketimdeki artışla sağlanabilecek canlanmanın sınırlı kalması şaşırtıcı durmuyor.

AB'nin sorunları
Japonya umutsuz vaka; onu geçiyoruz. Ayrı bir yazıda ele alırız. Türkiye için AB çok önemli. Döviz gelirlerimizin yüzde 70'ini AB'ye mal ve hizmet ihracatından sağlıyoruz. AB'de iç talebin seyri bizi doğrudan etkiliyor.

AB'nin 2001 büyüme hızının yüzde 1.6 (ABD'de yüzde 1) çıkacağı tahmin ediliyor. 2002'de yüzde 1 (belki biraz üstü) ama neticede Amerika'dan hızlı büyümesi bekleniyor.

Ancak, 2001'den 2002'ye AB'nin de büyüme hızı düşüyor. AB içinde İngiltere ve Fransanın ortalamanın üstünde büyüyeceği, buna karşılık Almanya'nın 2002 yılında da kötü bir performans sergileyeceği öngörülüyor.

Almanya'nın savaş sonrası dönemin diğer mucize ekonomisi Japonya'ya benzeyen yapısal sorunlarını saymazsak, AB'nin iki temel sorunu gözüküyor. Bir: Avrupa Merkez Bankası hala kendini kanıtlamış değil. Dolayısı ile ekonomik aktörlere güven veremiyor. Para politikasını resesyona karşı etkili bir araç olarak kullanamıyor.

İki: Maastricht kriterleri bütçe açığını sınırlıyor. Bu durumda AB hükümetlerinin ekonomiyi canlandıracak şekilde maliye politikasını gevşetme olanakları yok. Dolayısı ile AB için de ufukta güçlü bir canlanma gözükmüyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır