kapat
27.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Korsika Adası'nda hayat dersi

Bastia Festivali'ne 'Herkes Kendi Evine' adlı Türk filmi katıldı. İzleyenler bu Türk filmini ayakta alkışladı ve 'iyi bir hayat dersi' aldıklarını söylediler
Yıllarca yaşadığım ve her gün penceremden hasretle seyrettiğim Büyük Ada'ya bütün bir yaz boyunca gitmeye çalıştım; beceremedim. Ama önce Kıbrıs Adası'na, iki gün sonra da Akdeniz'in en büyük adası Korsika'ya gitmeyi başardım. Kıbrıs, özellikle son günlerde, üzerinde en ateşli görüşlerin çarpıştığı bir adaydı... Korsika, bu ateşli politik havadan kaçmak ve Bastia Film Festivali'ne katılmak için ideal bir yerdi. Yemyeşil çamlar, zeytin, kestane ağaçları, karlı dağlar ve masmavi denizlerle çevrili bir ada. Üzerinde yaşayan 250 bin kişi neşeli, birbirini seven, ünlü şaraplarını keyifle içen, şarkılar söyleyen ve konuklarını mutlu etmek için çırpınan insanlar...

Napolyon Bonapart'ın doğduğu ve bugün adanın başkenti olan Bastia'nın karşısında yıllar sonra hapsedildiği Elbe Adası var. Korsikalılar tarihlerine çok sadıklar. 1378'de Cenevizliler tarafından kurulan Korsika Adası'ndaki kaleler, sayısız kiliseler, hattâ birbirinden güzel heykeller aynen korunmuş. Daracık sokaklarda yükselen evlere yıkılacak durumda bile olsa kimsenin eli değmemiş. Deniz seviyesi ile kentin arasındaki dik yokuşlara harikulade güzel merdivenlerden çıkılıyor. Bastia'ya gideceklere önceden sıkı bir merdiven antrenmanı yapmalarını tavsiye ederiz.

LADİN DUYMASIN
Asırlarca uğradığı saldırılar yüzünden bulunması en güç mağaralarla çevrili olan Bastia, 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar'a karşı direnen Faransızlar'ın barınağı olmuş. Yıllarca mağaralarda faaliyetlerini sürdürmüşler. Yakın zamana kadar korsanların da saklandığı bu adayı birçok kanlı savaş ve dış saldırıdan sonra 1768'de Cenovalılar Fransa'ya satmış. O günden beri Fransa'ya bağımlılığını bir türlü hazmedemeyen Korsikalılar zaman zaman coşup ayrılık tamtamları çalmışlar ancak başarılı olamamışlar. Bugün kendi dillerinde birkaç dakikalık program yapan TV'leri, radyoları 5-6 bin adalı tarafından izleniyormuş.

Fransa hükümetinin yolladığı paralarla kalkınma ve yaşam düzeyini artıran adalılar hayatlarından memnun gözüküyorlar. Sadece Bastia'da değil adanın en önemli turizm merkezlerinden Ajaccio, Porto Vecchio, Valinco'daki 300 köyün kendine has fuarları, spor yarışları, dans-sinema festivalleri var. Bastia'da Pazar sabahları kurulan antika bit pazarıyla meyve-sebze pazarından taşıyabildiğim ne varsa -buna taze keçi peyniri, enginar, kırmızı biber saksısı ve antik lamba dahil- el çantama sokuşturdum. Türk filmlerinden seçtiklerini dış ülkelerde pazarlayan Keriman Ulusoy 29 yıldan beri Paris'te yaşar. İlk eşi Mehmet Ulusoy'la kurduğu Tiyatro Liberte (Özgür) yıllarca Parisliler'in akın ettiği bir kültür merkeziydi.

Keriman Ulusoy Türkiye'de çevrilen "14 Numara" filmindeki rolüyle "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" ödülünü almış, Fransız televizyonunda 9 yıl süreyle programlar yapmıştı.

Hemen hemen dünyadaki bütün festivallere taşıdığı Türk filmlerinden "Mayıs Sıkıntısı" geçen yıl Avrupa'da en iyi yabancı film seçilmişti. Bastia Film festivallerini, Korsika Adası'na olan tutkusu yüzünden kaçırmayan Ulusoy festivale, "Herkes Kendi Evine" adlı filmle katıldı. Semih Kaplanoğlu'nun yönettiği ve Erol Keskinnin başrolü oynadığı filmi seyredenler çok beğendi; hattâ "iyi bir hayat dersi" olarak tanımladılar ve alkışladılar. Bu filmi Türkiye'de seyretmediğim için utandım.

BONNET'İN MAHKEMESİ...
Bastia Festivali bir avuç gönüllü sayesinde gerçekleşmiş. Çünkü bu yıl festivale gerekli bütçe ayrılamamış. Fakat sanat ve Bastia sevgisi her kesimden; kadınlı, erkekli gönüllülerin takım çalışması sonucunda bir şenlik havası içinde geçti. Festival komitesinin iş bölümü devletin önemli noktalarında çalışanlara şoförlük, hattâ çöpçülük bile yaptırdı. Örneğin Posta Müdürü Jose adında sevimli bir adam bizi oradan oraya taşırken, festival salonundaki tüm çöpleri topluyor ve şarkı söylüyordu. Birbirinden tatlı ve hayli tombul üç kadın (ki onlar da büyük şirketlerde çalışıyordu) Francine, Helen ve Marie davetlileri memnun etmek için özveriliydiler. Ayrılırken birbirimizi defalarca öpüp tekrar buluşma sözü verdik.

Ama festivalin en unutulmaz kişisi, her gece bizi ağırladıkları ve Bastia'nın en iyi lokantası Caveau'daki garson Chantal'dı. Bir insanın, tek bir yardımcıyla, en az ikiyüz kişiye her gece, hem de güler yüz ve inanılmaz bir zarafetle servis yaptığı için "prenses" diye hitap etmeye başladık.

Devlet memurlarının mahkemelerde arz-ı endam etmesi sadece bize mahsus değil. Polis müdürü, en güzel plajlardan birine mafyanın izinsiz yaptığı barakaları yaktırtmış... Kanuni yolları bir yıl denedikten sonra polis memurlarına yakma emri veren Bonnet'yi halk sevgiyle bağrına basmış... Hakim ise kanun adamının kanunu hiçe saymasını affedemiyor. Bonnet: "Ağzımı açarsam Fransız hükümeti düşer" demiş ve oturup bir kitap yazmış. Hükümet düşmemiş ama Bonnet ve halk yakma emrinin "yüksek" yerlerden geldiğinin farkında... Halâ tek tük olmakla birlikte kan davalarının sürdüğü Korsika'da bugünlerde polis müdürü Bonnet hemen her gün hakim karşısında terliyor. Ama Fransız basını, bizdeki çok daha önemli olayların kapatılmasını örnek alacağa benzemiyor.

LEYLA UMAR



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır