kapat
07.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Dans gibi dövüşme sanatı Capoeria!

Birileri "Capoeria tekniği" denilen yeni bir savaş sanatını ithal edip, servise koydular ki insanın "Hazır ol vaktine Nemçe kralı.. Capoeria savaşçıları yer götürmez asker ile geliyor.." diye bağırası geliyor..

Cennet vatanımızda, hem de krizin tam orta yerinde; hiç icabatı yokken, herhangi bir yerden rüzgarı esmemişken "Capoeria salgını" başlamış..

- "Hadi yaaa!" deyip diklenmeyin, Capoeria hareketi çekerim..

Salgını yerinde tesbit eden muhabir kızımıza göre Türkiye'de herkes bu işle meşgulmüş.. Bizim ilaveye dokuz sütun üzerine manşetten "İşadamları, sporcular, vatandaş Capoeria öğreniyor.." başlığını atmaları da bundan..

***
Bu konuya dair şahsi fikirlerimi servise koymadan önce, Pazar ilavemize kapak konusu olan Capoeria'ya dair yine gazeteden alınma bir iki not düşeceğim..

- Capoeria, 16 yüzyılda Brezilyalı kölelerin icat ettiği dövüş sanatının adıymış..

- Müzik eşliğinde, dans ritmleri ile dövüşmeyi öğretiyormuş..

- Jean Claude Van Damme gibi ünlüler arasında çok popülermiş..

Taş yok mu taş!!

Bizde erkek milletinin yumruğunu dövüşte kullanması, şunun şurasında yetmiş seksen senelik hadise..

Ne zaman ki sessiz sinemanın ilk filmleri İstanbul'a gelmeye başladı, bizim yiğitlerimiz o filmleri gördükten sonra yumruğu keşfetti.. Erkeklerin dövüşürken parmaklarını birleştirip yumruk haline getirdiğini öğrendi..

Bizim yiğitlerimiz de parmaklarını büzüştürüp yumruk yapardı ancak onu çeneye veya suratın başka yerine vurmaz, hasmının sırtına vururdu, adına da "sümsük" derdi..

Hele kırsal kökenli yiğitlerimizin yumruk olayını kavraması elli sene daha geçtir.. Hiç köylü kavgası gördünüz mü? Ben çok gördüm.. Ellerinde taş veya sopa yoksa ne yapacaklarını bilemediklerinden birbirlerinin belini kavrayıp sıktırırlar..

Kim kimi yere yıkarsa artık..

Sanki kavga etmiyorlar da serbest güreş seçmelerine katılıyorlar.. Bizim yiğitlerin kavgada bunaldıkları zaman yere doğru eğilip ellerini açaraktan "Taş yok mu taş taş!!" diye dört dönmesi bundandır..

Taşsız veya sopasız kavga edilemeyeceği gerçeği "Taht-el şuurlarında" yer ettiğinden (Yani bilinçaltlarında) böyle debelenirler.. Bazı durumlarda "Taş yok mu taş taş!!" ünlemesi gavurun "SOS" veya "May day.. May day.." ünlemesine karşılık gelir..

***
Yumruk yumruğa kavga bir nevi kansız düellodur.. İşin içinde ateşli veya kesici silahlar kapsamına giren aletler yani tabanca, kılıç, pala, yatağan gibi nesneler yoktur..

Aralarında "karı meselesinden, keçi otlatma meselesinden, pancar davasından veya Kıbrıs ihtilafından" dolayı niza çıkan gençler, karşı karşıya gelip yumruk yumruğa kozlarını paylaşırlar..

Gavur buna düello der..

Lakin bizde düello geleneği yoktur.. Onun yerine "pusu kurma" geleneği vardır.. Bizim yiğitlerimizin teke tek vuruşma tekniklerine yabancı kalması bundandır..

Buna karşılık bizde de düğünlerde ateşin üzerinden atlama, yani sin sin oynama tekniği gelişmiştir ama kavgada faydası yoktur..

İşte bu sebepten bizim yiğitlerimiz yurt dışından gelme her türlü kavga tekniğine karşı büyük bir iştah gösterirler.. Hemen öğrenmek, ilk fırsatta da tatbik etmek isterler..

Karate, Kung Fu, Aikido, Spor Toto, Sayısal Loto gibi ne kadar yabancı kökenli mücadele tekniği varsa, onlardan çok bizden meraklısı çıkar.. Bu ithal tekniklerin en eskisi de Jiu Jitsu'dur..

Jiu Jitsu öğretisi
Elden düşme kitapları yere serip, kaldırımda tezgah kuran birinde görmüştüm ilk kez.. 60 küsur sayfalık, el kadar bir kitaptı ve kapağının üzerinde;

- "Jiu Jitsu, Uzakdoğu Dövüş Sanatı.." yazıyordu..

Onüç yaşında bir taşra çocuğu için dünyanın sırrını keşfetmek kadar heyecan verici birşeydi o kitap.. Görmemle satın almam, eve götürüp okumam bir oldu..

O yılların "erkeklik kültürünü" bilmeyen, bu kitabın ruhumda nasıl fırtınalar yarattığını katiyen anlayamaz..

Dövüşmek herşeydi.. Filmlerin kalitesini kavga sahneleri belirlerdi.. Sinemaya girmeden önce sorardık.. "Dövüş var mı?" Eğer "Aramadığınız kadar.." türünden cevap alırsak içeri dalardık..

Sinemadan çıkan bir delikanlının ne tür film seyrettiği yürüyüşünden belli olurdu.. Temsil, iki eli kalçasının üzerinde ve kalçadan biraz açık yürüyorsa kovboy filmi seyretmiştir..

Her an ateş etmeye hazır psikolojidedir..

***
Jiu Jitsu bütün Uzakdoğu dövüşleri gibi bir savunma(!) sanatıydı.. Kitabı okuduğumda kendimi birilerine karşı savunmam icap etmiyordu.. Oysa birkaç numarayı ezberime almıştım.. Mutlaka uygulamam gerekiyordu..

Demek ki kendimi savunmam gereken şartları kendim yaratacaktım.. Öğrendiğim ilk numara şuydu:

- "Kavga itişmeyle başlar.." diyordu kitap.. Ve devam ediyordu: "Hasım eliyle sizi göğsünüzden ittiğinde.."

Birden iki elimizle oğlanın göğsümüze temas eden elinin üzerini kapatıp, vücudumuzu öne eğeceğiz.. Bileği bükülünce canı yanacak olan hasım dizlerini kırıp yere eğilecek.. Biz de suratına diz darbesini konduracağız.. Nakavt! Olay bu kadar basit..

Sokağa fırladım.. Ona bulaştım, buna bulaştım.. Sonunda ilk Jiu Jitsu öğretimi uygulayacağım birini buldum..

Ne yazık ki oğlanda "yeni tekniklere adepte olma" yeteneği yoktu.. Üstelik "kavga itişme ile başlar" öğretisini de bilmiyordu.. Göğsümden itip, Jiu Jitsu numaramı uygulamama fırsat verecek yerde apış arama tekmeyi kondurdu..

Jiu Jitsu kitabının yazarı böyle bir kahpelik beklemediğinden tedbirini de düşünmemiş, bizim de kıçımızdan tedbir uyduracak halimiz yok.. İki elimizi apış aramıza alıp yerde debelenirken:

- "Taş yok mu taş.." diye naralanaraktan özümüze döndük..

O günden beri de ithal dövüş tekniklerine soğuk bakarım.. Ne var ki bu son moda "Capoeria" dedikleri teknik hepsinden beter..

Dövüş değil kendini öldürtme sanatı.. Ayrıntılarını ve Cem Boyner'in bu işe neden bulaştığını da yarın anlatacağım..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır