Yazıklar olsun Atatürk'ün Meclis'indeki pasif ve gerici kadınlara! Dünya basını, Afganistan'da Taliban'ın döneminin çağ dışı görünümlü kadınlarına yüzü olmayan kadınlar diyordu.

TBMM'de Yeni Medeni Yasa'nın mevcut evliliklere uygulanması için yapılan oylamadan kaçan kadın milletvekilleri de bundan böyle Türkiye için "Yüzü olmayan kadınlar" olarak kalacak.

İnanın bana eğer bu olay bir Avrupa ülkesinde veya ABD'de yaşansaydı bugün o ülkenin binlerce kadını çoktan ellerinde "Bizi temsil etmiyorsunuz. Terkedin o Meclis'i" pankartlarıyla parlamentonun önünde toplanmış olurlardı.

21. Yüzyıl'da halâ eşitsizliğin ta kendisini yaşayan, (Afgan hükümetinde bile 2 kadın bakan yer alırken) hükümetinde tek bir kadın bakanın bulunmadığı, 550 kişilik Meclis'ine ancak 22 kadın milletvekilinin girebildiği bir ülkede hiç kimse "Kadını, erkeği yok. Hepsi milletvekili, kendi kararını kendi vermekte özgür" diyemez. Oradaki az sayıdaki kadın, erkek bakan ve milletvekillerinin bile yıllarca çıkması için çalıştığı bir yasanın oylamasından kaçamaz. Buna hakkı yoktur.

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Hasan Gemici ve çok sayıda erkek milletvekili ile hukukçu "Bütün vatandaşları en yakından ilgilendiren yasada hata ve haksızlıklar var. Bu düzeltilmeli" derken, Bakan Türk sırf yasadan tüm kadınlar yararlansın, toplum ikiye bölünmesin diye hiç değilse mevcut evliliklere "bir yıl içinde sözleşme" hakkı tanınması için madde ekletirken 7-8 hanım milletvekili ve başta da işaret parmağını gözümüze sokarak "Kadınlar ileri. İlk hedefiniz Meclis'tir" diye Atatürkçülük oynayan Tansu Hanımefendi olmak üzere oylama sırasında Meclis'ten kaçtılar veya red oyu kullandılar.

"Haberi yok"muş. "Oylamanın geç saatte olacağını bilmiyor"muş. Hem zaten "Oylamada olsalar da birşey değişmeyecek"miş. Eğer onun bile haberi yoksa bu oylamaya gereken önem verilmemiş demektir. Ama şurası şüphe götürmez ki eğer Çiller Hanım ve diğerleri de, ilk sıkıntıda eşinin mallarını satan MHP'li Orhan Bıçakcıoğlu kadar çalışsalardı "birşey" değişebilirdi.

Çiller ve Akşener
MHP'li, SP'li veya AKP'li kadın milletvekillerine şaşmamak lâzım. Zaten yasanın "Komisyon"dan bu şekilde çıkmasının sebebi onlar. Partilerinin erkek milletvekillerinden çok kadın-erkek eşitliğine karşı çıktılar. Tansu Çiller'in ise bu yasaya ihtiyacı da yok, torunlarına bile yetecek kadar dünyalığını yapmış, diğer kadınlardan ona ne.. Birkaç ay içinde üç parti değiştiren, fırından yeni çıkmış taze MHP'li Meral Akşener'e de şaşmamak lâzım. Ayağının tozuyla kadınların hatırı için yeni partisine mi ters düşecekti? Ya bakanlık hayalleri de suya düşerse? O daha mühim!

Ama iki kadın milletvekili ANAP'lı Nesrin Nas ve DSP'li Sema Pişkinsüt'e şaşırmakta haklıyız. Nesrin Nas oylamaya katılmama nedenini açıkladı. Nas, hukukçularla tartıştıklarını, yasanın bu şekilde çıkmasının tümüyle yanlış olduğunu, hiçbir sözleşmeye gerek kalmadan yeni kanunun herkese uygulanması gerektiğini söylüyor.

"Bu kadar önemli bir yasanın "Yürürlük" bölümü aceleyle "Bütçe" arasında oylanamaz" diyor. "Kadınları ikiye bölüyor, eşitsizlik yaratıyor" diyor.

Ona göre "Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmalı. Çünkü sadece mal rejiminde değil, miras hukukunda da kadının hakları elinden alınmakta.."

Bana göre ise bir neden daha var; Yeni Medeni Kanun akıl hastalarının evlenmesine ve çocuk sahibi olmasına izin veriyor. Demek ki vekiller -halâ- ülkede bu konuda "bir eksiklik" hissetmekteler. Bunda da şaşacak birşey yok ama biri onları durdurmalı!

1926 yılında bile bütün vatandaşlara uygulanan Medeni Kanun yoluyla Meclis'in kendisi bölücülük, ayırımcılık ve hata üstüne hata yapmamalı!