kapat
07.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kapı aralandı

Avrupa ile ilişkiler bir kez daha "tıkanmış" görüntüsü verir ve Ankara'da "kimileri" buna pek sevinirken, hava tekrar değişti.

Kapanmaya yaklaşmış gibi görünen Avrupa kapısı üç gün içinde biraz daha aralandı. Bu değişikliğin iki nedeni, Avrupa Ordusu konusunda Türkiye'ye güvence verilmesi üzerine uzlaşmaya yaklaşılması ve Kıbrıs'ta ikili görüşmelerin çok "yapıcı" bir havada başlamasıdır.

Avrupa Ordusu konusunda, Türkiye'yi dışarıda bırakan ve "mağdur" olmasına yol açabilecek süreç durdurulmuş görünmektedir. Yunanistan'ın da "uzlaşmacı" bir tavır almasıyla Türkiye'nin bu yeni oluşumdaki yeri netleşecektir. Bu sorunun "gerçek" çözümü, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinin daha hızlı işlemesindedir.

'Ana irade'nin tercihi
Türkiye Avrupa Birliği üyeliğine yaklaştıkça "güvenlik" kavramları da belli değişikliklere uğrayacaktır. Bu süreç aynı zamanda Avrupa'nın yeni savunma politikasında Türkiye'yi çok daha güçlü kılacaktır.

Kıbrıs'ta görüşmelerin başlaması için atılan ilk adım da, bu konuda girilmiş kısır döngünün içinden çıkılabileceğini göstermiştir.

Bu iki konuda sağlanan gelişmeler, öncelikle Türkiye'de, ülkeyi Batı dünyasından "koparma" anlamına gelecek bir "irade"nin olmadığının kanıtıdır. Türkiye'nin bu açık "irade beyanı" Batı'daki yankısını hemen bulmuş ve Avrupa Birliği'nde yeni "ışıklar" yanmaya başlamıştır.

Avrupa'nın, Türkiye'deki "ana irade"nin, uzaklaşmak ve kopmak yönünde değil, tam tersine sorunları olabildiğince hızla çözerek Avrupa ailesi içinde yer almak olduğunu görmesi önemlidir.

"Kuşku"yla oynayanlar
Türkiye'de hiç de azımsanmayacak yaygınlıkta bir kuşku vardır: "Avrupa bizi aslında istemiyor, taktik nedenlerle ister gibi yapıyor ve ne yaparsak yapalım bizi üyeliğe almayacak." Bu kuşku, işler sıkıştığı zaman ya da Avrupa'dan "anlamsız" sesler yükseldiği zaman "içten" bir tepki olarak dile getirildiği gibi, Ankara'da etkili Avrupa karşıtı çevrelerin yaymaya çalıştıkları bir siyasi havanın ürünüdür.

Benzer bir kuşku Avrupa'da da vardır. Orada da zaman zaman şöyle deniyor: "Türkiye'nin aslında Avrupa Birliği üyeliği gibi bir niyeti yok, ekonomik ve siyasi nedenlerle böyle bir görüntü veriyorlar, ama esasa yönelik her adında ayak sürüyorlar." Avrupa'da da Türkiye'yi çeşitli nedenlerle istemeyen çevreler vardır ve onlar da bilinçli olarak bunu yaymaktadır.

Kapı açık tutulmalı
Son haftanın hızlı gelişmeleri, Türkiye'nin "ana güçleri"nin Avrupa tarafında olduğunu çok açık olarak göstermiştir. Avrupa ile ilişkilerin gelişmesine taş koymak, Türkiye'yi "Ortadoğu"da tutmak isteyenler yine engelleme çabalarına devam edeceklerdir.

Türkiye, kısır döngülere takıldığı zaman yuvarlanabileceği noktaları yaşayarak görmüştür. Avrupa kapısının gerçekten açık olduğuna inandıkça bu yolda daha da hızlanacaktır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır