kapat
07.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Avrupa'yı isteyen bağırsın

Avrupa Birliği, özgürlük ve refahtır. Türkiye için de bu değerleri garanti edecek vazgeçilmez hedeftir.

Brüksel'deki temaslarından sonra Mesut Yılmaz "Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesi için böylesine elverişli bir ortamı bugüne kadar hiçbir zaman görmedim" dedi.

14-15 Aralık'ta yapılacak Laeken Zirvesi, bir hafta öncesine kadar Türkiye için korkutucu bir karanlıktı.

Fakat AB ilişkilerimizi zehirleyen iki önemli sorunda (AGSP ve Kıbrıs) uzlaşma sağlanmasıyla güneş açtı.

Helsinki'de Türkiye'ye adaylık statüsü veren hükümetler, ilerleme konusundaki isteksizliğimize bakarak pişmanlık belirtmeye ve AB'ye ortak gibi değil hasım gibi baktığımızdan şikâyet etmeye başlamışlardı.

AGSP'de uzlaşma ve Kıbrıs'ta görüşmelerin tekrar başlaması bu tabloyu değiştirdi. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor.

Avrupa Birliği'ne 2004'te on ülke birden tam üye olarak girecek ve bu büyük katılımın yaratacağı şok, sorunları ve nüfusu fazla olan Türkiye'nin üyeliğine karşı tehlikeli bir muhalefet yaratacaktır.

O nedenle Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerini başlatacak eşiği 2004'ten önce geçmesi hayati önem taşıyor.

Şimdi mesele, Kıbrıs'ta çözüm iradesini kanıtlamak ve tam üyelik müzakerelerini başlatma kararını aldıracak noktaya bir an önce gelebilmektir.

Bunun için ne istediğini yüksek sesle söyleyen bir kamuoyu lâzım.

Halkın yüzde 70'i anketlere cevap verirken "AB'ye evet" diyor. Çünkü biliyor ki AB'ye girip de refahı, özgürlüğü ve güvenliği artmayan ülke yoktur.

Fakat Türkiye'de "AB'ye hayır" diyen kara, "evet ama" diye başlayan gri muhalefetin sesi daha çok çıkıyor.

Demokrasi, halkın kendi kaderini kendi tayin etmesi erdemi ise herkes görevini yapmalı, yeri gelince bağırmalıdır.

Çünkü bu iş ya 2004'ten önce bitecek veya belirsiz bir gelecek için askıya alınacaktır.

Çocuklarımızı Ortadoğu'nun karga sürüsü arasında yaşamaya mahkum edersek öbür dünyada da cehennemi hak ederiz!

Saatli bombayı durdurun
Hükümet tasarruf için KİT'lerden işçi çıkarmaya çalışıyor.

Hakları fazlasıyla ödeneceği ve emeklilik yoluyla yapılacağı için bu operasyonun sosyal maliyeti olmayacak. Tersine devlete yeni bir tazminat yükü binecek.

Tamam, verimlilik ve değişim adına bu faturaya itiraz etmeyelim ama gelecek adına güvencemiz ne?

Güvence yok..

Tam tersine bir "saatli bomba" var ve bunu Devlet Bakanı Keçeciler işaret etti.

"Devlette 1 milyon boş kadro bulunuyor. Bunu lağvetmezsek, seçim döneminde hemen doldururlar" dedi.

Hükümet adam çıkarmaya başlamadan önce 1 milyon kişinin gireceği kapıları kapasın!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır