Türkiye'nin yarısından fazlası, televizyonda, Galatasaray'ın Nou Camp'ta Barcelona'dan altın değerinde 1 puan aldığı maçı izlemiş. Böyle bir günde diğer programları yazmam abes olur diye düşünüyorum. İşte; satırbaşları ile dev maçta gözüme takılanlar.
Şu Hakan Ünsal'ın yaptığına akıl - sır erdiremiyorum. Hiç yoktan maçın bitmesine yakın yemiş kırmızı kartı. Beyimiz mehter adımları ile stadı terkediyor. Herhalde İspanyol seyircilerden küfür yiyor. O küfürler aslında ona değil, Galatasaray'a, bize... Hiçbir futbolcunun, bir yabancı sahada, bizi küçük düşürmeye hakkı yok. Sonra... Hakemin tepesi atsa, maça üç-beş dakika eklese, o arada bir de gol gelse, n'olacaktı? Galatasaray klübü bu sorumsuzluğun faturasını Hakan'a mutlaka çıkartmalı.
Hayran oldum şu Barcelona'ya. O ne top döndürüş, ne şaşmayan paslar. İmrendim. Adamların her biri sanki Hagi... Aramızdan nasıl da tereyağından kıl çeker gibi süzülüyorlardı. Böyle bir ekibi yendik işte.
Cocu'nun yaptığı hareketi gördükten sonra Arif'e haksızlık ettiğimi anladım. Kılına bile dokunmadıkları halde, nasıl da artistik yaptı, kendini yere bıraktı. Tam jeneriklik bir uyutma, hakemi aldatmaya teşebbüs numarasıydı.
Maçtan sonra staddan canlı yayın. Tam Turgay Şeren konuşurken görünmeyen bir ses "Sesi kısar mısın?" diyor. Öyle bir kısıyorlar ki, ses tam gidiyor. Ve Lucescu konuşacakken ekrana "Sizin yaptığınız işin içine s......" diye bir küfür yansıyor. Ayıp oluyor.